Menemen'in Sesi
Yazarlar Spor Güncel Siyaset Video Galeri Foto Galeri Tümü
PEHLİVAN’A TBB’DE ÖNEMLİ GÖREV!
PEHLİVAN’A TBB’DE ÖNEMLİ GÖREV!
PEHLİVAN’DAN ÇİFTÇİLERE MÜJDE
PEHLİVAN’DAN ÇİFTÇİLERE MÜJDE
Kitap kafelerin sayısı 10’a çıkacak
Kitap kafelerin sayısı 10’a çıkacak
BİR YILDIZ KAYMIŞ
BİR YILDIZ KAYMIŞ
26 Ocak 2018 Cuma - 08:10

Cumhuriyet Çınarları (S. Derya BOSUT & Melek BALSEVEN)

Cumhuriyet Çınarları adlı köşemizde bu hafta Kasımpaşa Mahallesi sakinlerinden Nadide Kırımlı (90) ile gerçekleştirdiğimiz keyifli bir söyleşiyi sizlerle buluşturuyoruz.

Cumhuriyet Çınarları (S. Derya BOSUT & Melek BALSEVEN)

S.D.B: Öncelikle kısaca sizi tanıyabilir miyiz Nadide Teyze?

Nadide Kırımlı: 15 Ekim 1927 yılında Menemen´de doğmuşum. Babamın babası Selanik´ten gelmiş Şehit Kaymakam Kemal Bey döneminde burada mal müdürüymüş. Bir tane oğlu varmış (babam), okutmuş İstanbul´da, Ziraat Mühendisi olmuş. Bitirince okulu gelmiş buraya, o zaman okuyan çok az ya, Menemen el üstünde tutmuş ve hemen Belediye Reisi yapmışlar. İsmi Akif Bey (Uluözen) Bir gece bir toplantıdan dönüyor eve ve yatıyor. Annem gece bir hırıltı ile uyanıyor. Ben o zaman 3 yaşındayım. Annem Akif Bey, Akif Bey diyor ama hiç ses çıkmıyor. Ablam da uyanıyor baba, baba diyor, bir kere gözünü açıp, kapatıyor, kapatış o kapatış. Hemen doktor getiriyorlar, doktor başınız sağ olun diyor. 31 yılında, 35 yaşında kalp krizinden yaşama veda ediyor. Ben babamı hiç hatırlamıyorum. O gün Menemen´de yer yerinden oynamış, çok seviyorlarmış babamı. Tüm Menemen babamın cenazesine gelmiş. Herkes çok acımış, Menemen kıymetli bir evladını kaybetti demişler. Babam da çok efendi, değerli bir insanmış.

 

S.D.B: Kaç kardeştiniz?

Nadide Kırımlı: 4 kardeştik. Ablam, abim vardı bir de benim küçüğüm vardı. Ben üçüncüyüm. Annem 27 yaşında dul kalmış. Babamın 40´ı yeni çıkmış, Menemen´in zengin bir ailesinin oğlu haber göndermiş evlenelim diye. Demiş ki reisi cumhur istese ben bir daha evlenmem. Evlenmedi hakikaten. 7-8 sene sonra O da ansızın bir gece derin komaya girdi. 3 gün komada yattı. Sonra öldü. Annem evin bir kızıymış, üstüne titrerlermiş. Kızının çocukları öksüz kalınca çok üzülmüşler. Onlar bize gelmişler.  Dedem ve anneannem bizi bir kere azarlayıp, vurmadılar. Bu kadar sabır, tahammül nasıl olabilir diye şimdi düşünüyorum. 1 yaşında küçük kardeşim, 3 yaşında ben, ablam 9 yaşında arada bir de abim var. Siz bize hatırasınız dediler hep. Anneanne, dede büyüttü bizi. Onlar da ölünce ablam bize baktı.

 

M.B: 11 yaşlarında anneanne ve dede ile yaşamaya başladınız. Sonra Cumhuriyet genç kızı olarak sosyal hayatta neler yaptınız. Okula gidebildiniz mi? Nasıl bir hayat sunuldu size?

Nadide Kırımlı: İlkokula Kubilay´da gittim. İlkokul´dan sonra Manisa´da Enstitü´ye gittim. Bu konuda ablam ön ayak oldu, halama söylemiş. Manisa´da ablamda kaldım. Kocası doktordu, çocukları da yoktu. Hatta babam ölünce halam gelmiş, çocuklardan birisini bana ver demiş, annem bir başlamış ağlamaya koca mı kaybettim bir de çocuklarımı mı kaybedeceğim diye. Annemin babası buranın sayılı zenginlerindenmiş. Manifaturacı Bekir Ağa diye bilinir, dükkanı tam Taşhan´ın karşısındaymış. Dedem Kırım´dan 3 yaşında çok küçük gelmiş. 1893 Rus harbinde (babası ölmüş) annesi ve bir oğlan kardeşiyle önce Samsun´a çıkmışlar vapurla. Çocuktuk, dede nasıl geçti bu maceralar diyemedik. Derin bilgi yok. Ama adam çalışmış çabalamış. Tatar Bekir derlermiş. Sayısız mal almış. Okumak yazmakta bilmezmiş. Nasıl idare etti bu malı mülkü. Çocukluğum zenginlik içinde geçti. Ama her şeye rağmen annesiz babasız büyümek çok zor, çok boşlukta oluyor insan. İnsanlardan uzak yaşadık. Yaşlı nine ve dede ile büyüdük. Yalnız çok büyük bir okuma merakım var ki, eğer imkanım olsaydı okusaydım kendi kendime diyorum ki belki de profesör olurdum. İçimde kaldı. Bugün bir gün gazete okumazsam zannediyorum ki evde ekmek yok. O gün evde gazete yoksa takvim yapraklarını okurum.

 

S.D.B: Manisa´da ne kadar gittiniz Enstitü´ye?

Nadide Kırımlı: 3 sene. Delik işinde usta oldum. İzmir´de birçok kişiye delik işi işledim. Evlenmeden bu işe başladım evlendikten sonra da devam ettim. Kasnakta işlemeye o kadar çok düşkündüm ki, bir gün eşim (tüccar erkek terzisi) Muzaffer işimi aldı dükkanına sakladı: Bu kadar uğraşma dedi.

 

S.D.B: Peki bu işe nasıl başladın?

Nadide Kırımlı: Kubilay Okulu´nun karşısında Terzi Nebiye hanım vardı, başterziydi. Halamla evine gezmeye gittik. Benim de elimde iş var. Kardeşi de doktorla nişanlı hazırlık yapıyorlar. Benim elimde işi gördüler. Filtre yapmayı bilmiyormuş onlar. Karyola takımı başlamışlar. Gösterir misin dediler. 2-3 gün sonra göstermeye gittim. Bu sefer dediler ki, biz düşündük, işimiz çok, bunu sen işler misin? Ben enstitüye gittim ama dışarı iş hiç işlemedim, aklımda bile yok. Tanıdığım yok, bildiğim yok. Onları kıramadım, işi aldım. Biraz işleyim beğenirseniz devam ederim dedim. Çok beğendiler. Onu işlerken halamın 2 oğlu vardı, biri doktor, bir hakimdi. Güzelyalı´da oranın zengininin kızları ile nişan oldular. Nişanlı kızlar bu işi işlerken beni gördüler ve bize de işler misin dediler. Nebiye hanımın kardeşinin işi bitince onların işine başladım. Halamın oğlunun işini bitirince ondan duyan, gören bize işler misin, ondan duyan bize işler misin diyerek zaman içinde İzmir´den otomobille bile gelip bana iş getirmeye başladılar. İzmir´de o evden o eve benim işlerim duyulmuş.

 

M.B: O dönem bir takımdan kaç para aldığınızı hatırlıyor musunuz?

Nadide Kırımlı: 200 lira alıyordum. Fiyatı belirlerken halama danıştım. Makine ile değil kasnakta işlerdim. Şimdi kızıma işlediğim işlere bakınca ben bile yaptığım işlere hayran oluyorum. En aşağı 25 sene bu şekilde dışarı iş işledim. İşin arkası kesilmedi. Ama Allah bana gayret vermiş şimdi düşününce. Ne gayretli kadınmışım. Evde ev işi, çocuklar, şimdiki gibi makineler yok. Muzaffer´in de bayrama yakın işi çok oluyordu. Evde bana ilik, sülfüre yaptırıyordu. Belki 20 sene kapıdan dışarı çıkmadım hiç. Bir yere gitmedim. Onun için insanlarla fazla bir alakam olamadı. Çok da konuşkan değildim zaten, kendi halimdeydim. Anne babayı erken kaybetmenin üzüntüsüyle neşeli bir kadın olamadım. Yazları bağa göçerdik. Bir tek İzmir- Kemeraltı çarşısına ipek keten, pamukaki iplik almaya giderdik. Bu işin benim hayatıma çok faydası oldu, etrafıma da yardımcı oldum.

 

M.B: Eşinizle nasıl tanıştınız?

Nadide Kırımlı: Eşim beni çocukluğumdan beri sevdi. Bizim kapının önünden geçiyordu. O zaman görmüş beni. Göre göre bırakmadı arkasını bu işin. Çok uğraşırdı benimle, mektuplar yazdı. Ben de hiç itiraz etmedim. Gizli saklı görüştük. Evlendiğimde 23-24 yaşındaydım. Ama evvela başka birisiyle evlendim. Çünkü abim olmaz demiş ve beni Muzaffer´e vermemiş. Abim büyüğümüzdü, O hükmediyordu. 6 aylık evliydik çocuk yoktu, annemin babasından bana mal düşmüştü, o mirası satalım dedi. Yanımızda lise öğretmenleri vardı, beni çok severlerdi, onlara söyledim: Kızım olsan bir dakika tutmam, 6 aylık evlisin çocuk yok, annem baban güvenecek dalın yok, nereye gideceksin sonra dedi. Oradan Karşıyaka´da halama giderken birde baktım hakim oğlu kapıdan çıkıyor. İlhan abi böyle böyle oldu, ne yapayım dedim. Bana hiç cevap vermeden anne Nadide´ye ait ne eşya varsa alın, ona ait hiçbir şeyi ellemeyin dedi. Halam iki tane at arabası tutmuş,  onlar geldi, eşyaları topladık gittik. Bu arada halama ilk kocamın ailesi çok gelmiş barıştıralım, mal adı anmayacağız demişler. Halam onaylamadı, arkamda sağlam durdu. Gelenleri ben görmedim bile barışmak için. Halamın oğlu mahkemeye verdi, avukat tuttu. O ilgilendi ve ayrıldık. Ondan sonra Muzaffer artık adım attırmıyor, nerede olsam karşıma çıkıyordu. O ara yine işleme devam etti. Paramı kazanıyorum. Bu Allah´ın bir lütfu diye düşünüyorum. İyi ki bu işi öğrenmişim. Hiç yoktan o işi karşıma çıkardı. Böyle 3-4 sene geçti. Eşim uzun yıllar seni kaçırayım dese de korktum. Ama sonunda kaçarak evlendik. Abimin haberi bile olmadı.

 

M.B: Kaç yıl evli kaldınız?

Nadide Kırımlı: 3 sene oldu öleli. 59´da evlendik, 56-57 sene bir yastığa baş koyduk. 1 oğlan-1 kız iki çocuğum oldu. Hiçbir kavgamız olmadı. Huysuz adam değildi, ben de huysuz kadın değildim. 4 torunum, 2 de torun çocuğum var.

 

M.B: Gelininiz hep sizden Atatürk kadını, Cumhuriyet kadını diye bahseder Atatürk´ü fark etmeniz, o sevdanız nasıl başladı?

Nadide Kırımlı: Okuyarak başladı. Çok okuyordum çünkü. Dini kitaptan tut, tarih-coğrafya kadar ne bulursam. Şimdi bana dünyayı sorun bilirim. O kadar bilgi edindim çünkü. Ama Atatürk´ü göremedim.  Bir kere buradan trenle geçmiş. Ablam görmüş, öğrenci olduğu için istasyona karşılamaya götürmüşler. O zaman ben küçüktüm. Babam okumuş adamdı, o sağ olsaydı bizi kesinlikle okuturdu. Annem de o günün kadını olarak gene bilgili kadındı.  Her şeyden haberdardı. Ailemde okumuş insanlar çoktu. Eniştem Galatasaray Lisesi mezunuydu. Şimdi kızım kızı torunum Ege Üniversitesi Elektrik Elektronik Mühendisliğini bitirdi, çok üstün puanı varmış. Profesörleri Avrupa´ya git yüksek lisans yap dediler. Estonya´da yüksek lisansını bitirdi, şimdi imtihanlarını veriyor. Doktora yapacak.

 

M.B: Şimdiki gençlere ne nasihat verirsiniz?

Nadide Kırımlı: Şimdiki gençleri biraz havai görüyorum. Yesin, içsin, gezsin. Muzaffer´le evlenince malımı kocam işledi. Ondan para istemeye utanırdım ki mal benimdi. Biz idaremizi bilirdik. Şimdikilere bakıyorum da, sadece yaşamayı biliyorlar. Öylelikle malımızı tuttuk. Gezici, yiyici, içici olsaydık hepsi giderdi. Ama bir kuruşun hesabını bilirdim.

Hiç unutmam Muzaffer´le Şahinler Manifatura´ya gitmiştik, komşu kızı da ordaymış, hemen koşa koşa yanımıza geldi: Nadiye Abla Muzaffer abiyi bulmuşsun ne istersen aldır dedi. Ben daha konuşmadan Muzaffer dedi ki: Keşke istese de alsam, o istemek bilmez dedi. Yaşamayı bilmemişim ya da öğrenememişim. Mesela eskiden İzmir Fuarı açılınca köyden-kentten akın akın giderdi herkes, 20 sene biz fuarı görmedik. Kim götürecek yaşlı nine dede mi? Ama içim de kalan bir şey de yok. Mevcut imkanlar içinde en iyisini yaptığıma inanıyorum.

 

 S.D.B: Şimdi bir gününüz nasıl geçiyor? (Bu esnada sözü oğlu alır)

Bekir Kırımlı: Annemin evi alt katımızda. Sabah 8.30-9 gibi annemi kahvaltıya çağırmak için aşağıya iniyorum. Onu buraya alıyorum. 10.30 sıraları tekrar aşağı iniyor. Sonra bir saat sonra nereye gideyim diye kafasında düşünür. Ya bir kapı bulur, ya da baston desteğiyle dışarıda bir tur atıp gelir. Ayakları sağlam çok şükür. Öğlen yemek yemez. Akşam yine yemek için bizde. Gece saat 10-10.30´da yine iner aşağıya yatmak için. Günü öyle geçer. Gazete okur. Katarak ameliyatı ile okuyacak kadar iyi oldu gözleri.

Nadide Kırımlı: Gazete ve ne kitabı olursa olsun kitap okumak en sevdiğim şey. Televizyonda da haberleri seyrederim, Fatih Portakal´ın akşam haberlerini kaçırmam.

Torum Duygu Söğütlü: Babaannemin bir lafı vardı ki, o beynime kazınmıştır. Şimdi ben de öğrencilerime sürekli buna söylüyorum: Bugün üzüldüğüm şey, yarın mutluluk olarak karşıma çıkar. Bu sözü hayatta her konuya uyarlamak mümkün. Yaşamımda da bunu çok denedim. Gerçektenden de böyle oldu. Bebeklikten itibaren birlikte çok zaman geçirdik. Atatürk sevgim babaannemden gelmekte benden de oğluma geçti. Birçok alışkanlığımı babaannem kazandırdı. O beni büyüttü.

 

M.B: Yeme içme alışkanlığınız nasıldı?

Nadide Kırımlı: Her yemeğimiz etliydi. Hala da severim. Şekerim yok, kalp hastasıyım. Stent taktılar, balon patlattılar. Her şeyin doğalını severim. Gazlı içecekleri eve sokmam. Sigarayı hiç sevmem. Maddi manevi zarar. Yemeklerden de piruhi yemeğim çok meşhurdur. Kurban eti ile her bayram yapardım.

 

S.D.B: Son olarak geçmişten bu güne 90 yıl gibi uzun bir sürece tanıklık ettiniz. Siz  yetişemeseniz de işgal yılları, öncesindeki veya sonrasındaki yaşama dair büyüklerinizden duyduklarınızı bizimle paylaşır mısın?

Nadide Kırımlı: Öncelikle Atatürk gibi bir insan bir daha gelmez. Sıfırdan bir ülke kurdu. Nur içinde yatsın. Churchill derki yüzyıllar içinde bir dahi yetişir,  O da bu yüzyılda Mustafa Kemal. Kimsenin yapamayacağını Atatürk yaptı. Bir konu daha var ki ben büyüklerimden hep dinledim, hala kulaklarımda.  İzmir´in Yunan işgali zamanı Menemen´e haber geliyor gerekli tedbirleri alın diye. Herkes dağlara bağlara çıkıyor. Kaymakam Kemal Bey bırakıp gitmeyi gururuna yediremiyor ve gitmiyor. Yunanlılar gelince doğru hükümete gidiyorlar, merdivenlerden inerken Kaymakamı öldürüyorlar, iki tane de bekçi. Bir de 9 Eylül´e dair o zaman çocuk olan birinden duyduğum bir şey var ki, babası İzmir´e 9 Eylül Zaferini görmeye giderken O da gitmiş. Yunanlılar vapurlarla kaçmış ve deniz insan başı ile doluydu diyor. Yani Yunanlıları denize döktük sözü oradan geliyor.

 

BİZDE KALANLAR

Üç katlı aile apartmanına girdiğimizde yine o tanıdık dede evi kokusunu aldık. Merdivenlerin yanında toprak insanlarına özgü araç gereç, bir koca bal kabağı ve kapıda evin kedisinin meraklı bakışları. Kırımlı ailesinin sıcak karşılaması eşliğinde salona geçtik. Nadide Hanım bütün asaletiyle oturmuş bizi bekliyor. Yüzündeki bilgelik sohbet esnasında kurduğu cümlelere ve anlatımına da yansıyor elbette. Hikayesinde hüzün, şans, şanssızlık ve emeğin gücünü, aile olmanın bilincini, en önemlisi sevgiyi gördük. Bizim için çok anlamlı bir gün oldu. Cumhuriyet Kadını emeği ile var olup çoğaltan ve bunu kendinden sonraki kuşaklara sevgiyle aktarmış bir koca çınarın gölgesinde geçen zaman çok kıymetliydi. Röportajda bir neslin hayatına dair ipuçlarını ve alınması gereken dersleri bulacağınızı umut ederek keyifli bir okuma olacağına inanıyoruz. Nadide hanım adıyla müstesna karakteriyle bizi çok etkiledi. Kendisine sağlıklı bir ömür diliyoruz, çocukları, torunları, sevdikleri ve sevenleriyle o kocaman dünyasında.

 
?Kalifiye Eleman Bulamıyoruz?
 
İlçe Jandarma Komutanı´ndan Vatandaşa Ziyaret
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
?Kalifiye Eleman Bulamıyoruz?
?Kalifiye Eleman Bulamıyoruz?
Nerede Kalmıştık ?
Nerede Kalmıştık ?
SGM Müdürü Değişti
SGM Müdürü Değişti
İzmir´in Geçmişine Yolculuk
İzmir´in Geçmişine Yolculuk
DenizBank Menemen´de Muhtarlarla buluştu
DenizBank Menemen´de Muhtarlarla buluştu
?115 ÇOCUĞA CİNSEL İSTİSMARI ÖRTEMEZSİNİZ!?
?115 ÇOCUĞA CİNSEL İSTİSMARI ÖRTEMEZSİNİZ!?
1937 YILINDA MENEMEN (MAYIS ? ARALIK)
1937 YILINDA MENEMEN (MAYIS ? ARALIK)
Eski Menemen Gençlik Fotoğraflarda
Eski Menemen Gençlik Fotoğraflarda
İNOVİTAL MENEMEN FİGES SPOR KULÜBÜ U14 TAKIMI 2.MAÇINI DA KAZANDI
İNOVİTAL MENEMEN FİGES SPOR KULÜBÜ U14 TAKIMI 2.MAÇINI DA KAZANDI
SOĞUKTAN AÇLIKTAN ÖLMESİNLER
SOĞUKTAN AÇLIKTAN ÖLMESİNLER
Menemen'in Sesi Gazetesine Reklam Ver
Yazarlar Spor Güncel Siyaset Video Galeri Foto Galeri Tümü
Haber içeriklerimiz kaynak gösterilmeden alıntı yapılamaz, kanuna aykırı izinsiz olarak kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz.
Menemen'in Sesi
© Copyright 2020 Kanatlı Ajans Yayın ve Gazetecilik Tic. Ltd. Şti.
Künye| Bize Ulaşın