tut
tahta kanatlarından
iki elinle
var gücünle
aç
iki yana
yıllardır
açılmayan
pencereyi
yaşlı
yüreğini
.....
kırlangıçları
arama
onlar yok
gelmiyorlar
eski
bahçeler de
yok artık
zümrüt gözlü
çiçekler de
.....
bahçeler yok
kırlangıçlar
yok
çiçekler yok
.....
varsın olmasın
gökyüzüne
bak
orada mı
küçük keyfe keder
beyaz
bulut orada mı
yerinde duruyor mu
.....
mavi
gökyüzü
oradaysa
küçük beyaz bulut
oradaysa
daha ne
olsun
çek içine
onları
sakla
içinde
.....
isteyen olursa
bende yok
de
yalan
söyle
sakın verme
kimseye
at benim
üstüme
günahın
boynuma
hikaye-i
kırmızı
gül
.....
sarı gül
her sabah
açtığında
aheste,
bülbül yeni
bir şarkıyla
eşlik ederdi
büyük aşkı
o
güle
.....
sabahlardan
bir sabah
seherlerden
bir seher
şarkılarla şiirlerle
anlatmaya
çalışırken büyük
aşkını
vefasız güle
takatsız kalıp
düşüverdi
gülün
dibine
.....
ne çare ki
düşerken,
sarı gül
geçirmişti bir kere
dikenlerini
bülbülün
aşk dolu
yüreğine,
bülbül son nefesini
verdi sevgilisinin
ayaklarının
dibinde.
sabahında
bir kırmızı
gül peydah oldu
bülbülün kanından
tam da
bülbülün
can verdiği
yerde
Yazdır
Önceki sayfa
Sayfa başına git
|
Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |