Önce yazmak istediğim konumla ilgili araştırırken aldığım küçük notları paylaşmak istiyorum.

Yığın: Birbiriyle ilişkide bulunmayan ancak geçici bir nedenle yer işgal eden iki veya daha fazla insandan oluşur.

Örn: Kırmızı ışıkta bekleyen insanlar, durakta otobüs bekleyenler.
Yani
Birbiriyle hiçbir ilişkisi olmayan insanların tesadüfen aynı yerde bulunması….

Grup: Arasında belli ilişkiler bulunan yani belirli beklenti ve amaçları paylaşan en az iki kişiden meydana gelen yapıdır.

Mesela bir siyasi partinin bünyesinde yer almak, insanların o siyasi partiden olan beklentileri çerçevesinde bir araya gelmesidir.

Peki siz bulunduğunuz siyasi parti bünyesinde kendinizi grup üyesi mi yoksa yığın içindeki herhangi biri olarak mı hissediyorsunuz?

Ve gruplar 2’ye ayrılıyor.
Birincil grup
İkincil grup

Birincil Grup: Yüz yüze ilişkilerin, dostlukların, yardımlaşmanın, sevgi bağlarının yüksek olduğu gruplardır. Aralarında güven verici ilişkiler mevcuttur. Duygusal destek sağlarlar.

İkincil Grup: Resmi gruplardır. Belirli menfaat ve aktiviteler açısından ilişkiler kurulur. Bu grupta yüz yüze ilişkiler sınırlıdır.

Peki sizin partinizde birincil grup ilişkileri mi mevcut yoksa ikinci grup ilişkileri mi?

Gelelim liderlerimize;

Liderler de 3 tipe ayrılıyor

1- Otoriter lider
2 - Demokratik lider
3 - Bırakınız yapsıncı lider

1 - Otoriter lider: Emir veren her şeyi ben bilirim diyen liderdir.
2 - Demokratik lider: Karar alma sürecinde herkesin fikrini ve onayını almaya çalışan lider tipidir.
3- Bırakınız yapsıncı lider: Her şeyi oluruna bırakan liderdir.

Peki sizin düşüncelerinizi temsil ettiğini düşündüğünüz lider bunlardan hangisi? Tanıdık gelen var mı?

Aslında hepinizin sesini duyar gibiyim. Çünkü içimizdeki sessiz adam herkese yalan söylese de kendisine yalan söylemez.

Ve ben şimdi içimdeki o sessiz adamın söylediklerini sizinle paylaşmak istiyorum.
Bunları neden mi anlatıyorum? 
Pek çoğumuz gibi iç karartan sorunlar ve sorularla uyuyorum…

Ve uyandığımda aynı sorular, aynı sorunlar yanı başımda kalkmamı bekliyorlar.
İşin aslı cevabını hepimizin gayet iyi bildiği sorular bunlar!..

Uzun yıllardır ortak amaçlardan, toplumsal düşüncelerden bu kadar uzaklaşmış, neden orda bulunduğunu hiç sorgulamamış, bir siyasi yığının içerisinde gizlenerek, suya sabuna dokunmadan, ben de partiliyim diyerek, kişisel menfaatlerinin peşinden koşan, aslında hiçbir dünya görüşü olmayan, toplumsal düşünemeyen, davranamayan insanlar arasında kendimizi ifade edebilmek için verdiğimiz mücadeleden daha yorucu, yıpratıcı, kaygılandırıcı olan ve böyle davranan yığınların her gün biraz daha çoğalıyor olması!..

Bugünlerde tam da sosyologların bahsettiği ikincil grup ilişkileri yaşıyoruz.
Tamamen kişisel menfaat ve çıkar. Yani nitelikli insanların kendilerini ifade etme şansının neredeyse hiç olmadığı bir zemin.

İşin kötü yanı ise sorularımızı sorun olarak görenlerin bir nefes kadar yakınınızda olmaları…
Çünkü birlikte yaşıyoruz. Bu türlü insanlar öylesine çoğaldılar ki!..

Oylarımızı, bir anlamda irademizi teslim ettiğimiz kişi veya kurumlara soru sormamak, olup bitenleri sorgulamamak, yanlış ta olsa koşulsuz şartsız savunmaya geçmek, desteklemek toplumumuzu bugün bulunduğu noktaya getirdi.

Biz Menemenin Sesi olarak koşullar ne kadar zor olursa olsun; konuşabileceğimiz, sorabileceğimiz, sorgulayabileceğimiz ve yeri geldiğinde varsa bir hatamız özür dileyebileceğimiz bir platformu kentimize kazandırmak için çabalıyoruz. Ve nihayet stüdyomuz hizmet vermeye hazır.

Menemenin Sesi Stüdyosu saygı sınırları çerçevesinde söyleyecek sözü olan herkes için var.

Saygılarımla