Dedemlerin evindeyiz. Ben en fazla sekiz yaşlarındayım.
Akşam serinliği avluda dedem, anneannem, büyük teyzemiz, dayım, yengem.
Hasat edilmiş ıspanaklardan oluşmuş küçük bir tepeciğin etrafında
çember şeklinde oturmuş mahsulü ertesi günkü pazara hazırlıyorlar.
Sarı yaprakları, temizliyorlar, küçük demetler şeklinde bağlayıp
fazla çamurlarında arındırmak için beton zemine diziyorlar.
Aynı zamanda da tatlı bir sohbete devam ediyorlar.
Ben de en sevdiğim şeyi yapıyorum.
Bir yandan kendimce onlara yardım ediyor, diğer yandan da konuşulanları
dinliyor, anlamaya çalışıyorum.
Yetişkin sohbetleri çok ilgimi çekerdi o yıllarda.
Az ötede koyunlar, kuzular kümelenmiş.
Bizimkiler arasında derin bir iddialaşma başladı.
Bir grup koyun hamile diyor; diğeri hayır değil.
Büyük teyzemiz elinde ıspanak demeti, hafiften doğruldu
yumuşak bir ses tonuyla: Ne tartışıyorsunuz hamileyse doğurur dedi.
Çocukluğumun hafıza kumbarasına dökülüveren
bu cümle ve o an zaman zaman aklıma gelir.
Ne iddia ettiğimiz, ne kadar emin olduğumuz, hatta ne kadar çok kişinin
bizimle aynı fikirde olduğu önemli değil.
Gerçekte neyin olduğu önemli.
Zamanı gelince o gerçek ya bir kuzucuk olarak kucağımıza;
ya da bir hayat dersi olarak aklımıza düşecek.
Koyun hamile miydi, doğurdu mu hatırlamıyorum.
O gruptan sadece dayım ve yengem hayatta, onlara sağlıklı
uzun bir ömrü birlikte geçirmelerini diliyor.
Ölmüşlerimizi de rahmetle anıyorum.
Yazdır
Önceki sayfa
Sayfa başına git
|
Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |