Geçen gün bir arkadaşımla sohbet ediyorduk. Bana oğlu ile ilgili yaşadıklarını anlattı. Bir baba olarak çocuğunun ruh halini kendisinden dinlemek canını acıtmıştı. Anlattıkları beni de çok etkiledi. Sizlerle paylaşmak istiyorum.
Oğlu 16 yaşında. Lise 2’ye gidiyormuş. Bir akşam üzeri arkadaşım eve geçmiş. Oğlu ondan az sonra içeri girmiş. Girerken oğlunun donuk ve durgun olduğunu fark etmiş. “İyi misin oğlum” diye sormuş. Oğlu “iyiyim baba” diye cevap verip odasına geçmiş. Arkadaşım oğlunu tanıdığı için pek iyi olmadığını düşünerek odasına gidip yanına oturmuş. “İyi misin, anlatmak ister misin” diye sormuş. Oğlunun sesi ağlamaklı “iyi değilim baba” diye cevaplamış. Arkadaşım “Hayırdır bir şey mi oldu” diye sormuş.“Hayır baba sadece çok mutsuzum” cevabını almış. Neden? Okulda mı bir şey oldu, annenle mi bir sorununuz var diye sormuş. “Hayır baba. Sadece kendimi iyi hissetmiyorum, mutsuzum ve okul bittiğinde ne yapacağımı bilmiyorum. Korkuyorum, herhangi bir hayalim, bir hedefim yok. Birlikte zaman geçirebileceğim arkadaşlarım yok. Olsa bile onlarla bir yerde oturacak kadar rahat değilim” demiş.
Arkadaşım çok üzülmüş, çok sarsılmış. Oğluna sarılmış “dur daha ben hayattayım ve her şeyi hallederim. Sen bu tür şeyleri kendine dert etme daha önünde uzun bir zaman var. Sırasıyla hepsi yoluna girer” demiş. Konuştukça rahatlamışlar. Ergenlik dönemlerinde bu tür sarsıntılar çok daha sert oluyor. Arkadaşımın çocuğunun ruh halini takip etmesi, fark etmesi, gidip ilgilenmesi, ona zaman ayırması, birlikte dışarıya çıkıp zaman geçirmesi elbette güzel bir durum.
Peki bunu sadece arkadaşımın oğlu mu yaşıyor? Elbette hayır. Hiç siyasi polemiklere girmeden soruyorum. Sizler çocuklarınızın ne yaşadığının ne tür kaygılar, korkular içerisinde olduğunun farkında mısınız? Onları gözlemliyor musunuz? Psikolojilerinin ne durumda olduğunu biliyor musunuz? Onlarla konuşuyor musunuz? Onları dinliyor musunuz? Onları anlıyor musunuz? Ne yazık ki çoğu anne baba bunun farkında bile değiller. Çocuklar depresyona girdiklerinde, yalnız hissettiklerinde, mutsuzlaştıklarında, ceplerinde sosyalleşecek kadar harçlıkları olmadığında ilerde çok üzülebileceğimiz eğilimlere yönelebiliyorlar. İntihar, madde kullanımı, sigara, içki alışkanlığı vb.
Hepimiz çocuklarımıza bakarak onların bizlerden daha güzel bir hayatları olmasını ümit ederiz. Ancak bunun olabilmesi için maddi açıdan her şeylerini halledemesek bile onlara zaman ayırıp, konuşmak, anlamaya çalışmak, belki sarılmak, ağlayıp rahatlayabileceği kadar fırsat versek onların geleceği için en önemli katkıyı yapmış oluruz. Çünkü ailenin anlayışı, aile bağlarının güçlü oluşu çocuğunuzu kazanmanızı ya da kaybetmenizi belirliyor.
Her gün, her an siyaset, savaş, ölüm, cinayet, intihar, işsizlik, ekonomik kriz gibi çocuklarımız için çok ağır gündemlerle onların ruh halini alt üst ediyoruz.
Çocuklarımıza baktığımızda yarın nasıl bir geleceğin bizleri beklediğini görmek, anlamak mümkün.
Bu arada ben köşemde gözlemlerimi ve düşüncelerimi sizlerle paylaşıyorum. Bu bir bakış açısı. En doğrusu budur bunun dışında hiçbir doğru yoktur demiyorum. Aynı konu ile ilgili farklı bakış açıları, başka yorumlar vardır ve olmalıdır. Kavga etmek yerine düşüncelerimizi paylaşırsak, birbirimizin düşüncelerini zenginleştirebiliriz. Ufkunu genişletebiliriz. Yazılarımı dikkate alıp takip eden, eleştiriler getiren tüm okuyucularıma teşekkür ediyorum. Sizlerin duygu ve düşüncelerinize, dünya görüşünüze saygı duyuyorum. Doğrusunun ve bizlere yakışanın da bu olduğunu düşünüyorum.
Sevgi ve Saygılarımla.
Yazdır
Önceki sayfa
Sayfa başına git
|
Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |
|
|||||
|
|
|||||
|