Siren sesleri ile bir sokak, bir şehir, bir ülke durdu.
Saygıyla, minnetle, sevgiyle. Kendimi bildim bileli değişmeyen bir durum. Saat dokuzu beş geçe. Onun da Kasım’ın. Süzülür gözümden ruhumun en derini. Yaş değil onlar minnetin cismani hali. Çocukluktan öğrendik, büyüdükçe anladık, yaşadıkça fark ettik. Biliyoruz ki olmasaydı olmazdık. Bu kadar net bir gerçeklik. Bir insan olarak, bir kadın olarak ve bir kız annesi, kız çocuk anneannesi olarak biliyorum ki sahip olduğumuz haklarımızı ona borçluyuz. Dik durmayı ondan öğrendik. Emperyalizme mücadelesi onurlu duruşun kıymetini gösterdi bize. Aklın yolundan yürümeyi, dogmalara pirim vermemeyi, çalışmanın erdemini ondan gördük yaşadık. Unutmadık, unutturamadılar ilkelerini ve asla sönmeyecek ateşi ülkülerinin. Bunun içindir ki her 10 Kasım’da saygı, sevgi ve minnetle varlığına sarılışımız ve haykırışımız gök kubbeye ÖLMEDİN ÖLEMEZSİN. Her okulda, her fabrikada, her kışlada. Devlette, millette, geçmişte ve gelecekte ülküsünü yüreğinde taşıyan her canda, her anda; iyi ki varsın ATAM.
Tabi ki kolay değil öyle bir milletin Ata’sı olmak.:
"Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, ancak Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır." diyecek kadar ülkesine ve ulusuna inançlı.
“Kadınlar içtimai hayatta erkeklerle birlikte yürüyerek birbirinin yardımcısı ve destekçisi olacaklardır.” diyebilip gereği için harekete geçen güçlü bir ADAM.
"Dünyada her şey için, medeniyet için, hayat için, başarı için, en hakiki mürşit bilimdir, fendir." diyebilecek kadar donanımlı. 57 yıllık yaşamında araştırmalara göre 3 bin 937 kitap okuyabilecek kadar bilgiye açık.
1909’dan 1922 yıllarına kadar on büyük savaş ve sayısız cephede savaşıp ulusunun özgürlüğü için her türlü tehlikeyi göze alabilecek kadar savaşçı. Barışı tesis edebilmek için onlarca ülke ile tüm koşulları oluşturabilecek sayısız antlaşmalar ile vatanının, milletinin geleceğini güvence altına alabilecek kadar kararalı. “Yurtta sulh, cihanda sulh” diyecek kadar barışsever.
“Bir millet sanattan ve sanatkardan mahrumsa tam bir hayata malik olamaz. Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş olur.” diyerek sanata ve sanatçıya sahip çıkacak kadar ince bir ruh.
“Bütün ilerlemeler, insan fikrinin eseridir. Fikri harekete getirmek, birinci işimiz olmalıdır. Bir kere millet benliğine hâkim olsun ve düşünebilsin, yeter! Başlangıçta hatalı düşünse de, az zaman sonra bu hatayı düzeltebilir. Fikir bir kere faaliyete başladı mı, her şey yavaş yavaş düzene girer ve düzelir. Fikrin serbest hareketi ise, ancak bireyin düşündüğünü serbest olarak söylemek, yazmak ve verdiği karara göre her türlü girişimde bulunmak serbestisine sahip olmakla mümkündür.” diyebilen ve bunu tesis eden özgürlükçü bir akıl.
Her sözü ve davranışı ile bir ulusa ışık olmuş ölümsüz bir deha için ne yazsak eksik ne desek yetersiz kalacak, bunun farkındayım. Yine onun bir sözüyle gelecek vizyonunu yaratacak bizler ve sonraki nesillere son bir hatırlatma:
"İki Mustafa Kemal vardır: Biri ben, et ve kemik, geçici Mustafa Kemal... İkinci Mustafa Kemal, onu "ben" kelimesiyle ifade edemem; o, ben değil, bizdir! O, memleketin her köşesinde yeni fikir, yeni hayat ve büyük ülkü için uğraşan aydın ve savaşçı bir topluluktur. Ben, onların rüyasını temsil ediyorum. Benim teşebbüslerim, onların özlemini çektikleri şeyleri tatmin içindir.
O Mustafa Kemal sizsiniz, hepinizsiniz. Geçici olmayan, yaşaması ve başarılı olması gereken Mustafa Kemal odur!"
SAYGI SEVGİ VE MİNNETLE
Yazdır
Önceki sayfa
Sayfa başına git
|
Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |
|
|||||
|