KÖKLER ve İNSANLAR
Dedem toprak insanıydı, toprağı işler topraktan çıkarırdı ekmeğini.
Giritli palabıyık Hasan Ağa?
Üzümüyle meşhurdu İzmir çukurunda.
Alışkanlıkları, kuralları saat gibi işleyen bir hayatı vardı.
Doksan küsur yıl gölgesini tüm ailecek üzerimizde hissettik.
Bazen üşüdük o gölgede, çoğu zaman serinledik, ferahladık.
Çok şey öğrendik ondan ve hayatın ona öğrettiklerinden.
Üzüm bağlarında, meyve bahçelerinde, tarlasında, bostanında geçti ilk çocukluk ve gençlik yıllarımız.
Dedemin meyve ağaçları çok bakımlıydı, meyveleri tadında ve çok bereketliydi, tıpkı sofrası gibi.
Ağaçlarına asmalarına gözü gibi bakardı Hasan Ağa.
Nasıl bakmasın?
Gölgesinde uyur meyvesiyle geçinirdi.
Onlara zararlı mahlûkat dadanmasın diye ilaçlardı.
Hastalıktan kurumuş dalları keser atardı öldürmesin diye gövdeyi.
Gelişmesini istediği dalları budardı filizlenip çoğalsın diye.
Dedem bilirdi ağacın asmanın kıymetini.
Kesilmesi gerekeni keser,
Budanması gerekeni budar,
Asla kökleri zedelemez, böcek dadandı diye, dal kurudu diye kesmezdi gözünün nurunu.
Dedim ya kıymet bilirdi?
Köklerimizle ağacız,
Koruduğumuz, baktığımız, kıymet bildiğimiz sayesindedir varoluşumuz.
Güneşin, suyun, toprağın ağacı,
Ağacın insanları,
İnsanların yaşamı,
Beslediği, büyüttüğü hayat bizimdir.
Bu gün 9 Eylül İzmir´in kutlu günü.
Cerahati Ege Denizine püskürten Atamızın büyük büyük dedelerimizin ruhları şad olsun.
Bu günümüzü kurtarırken geleceğimizi riske atmayalım ki bir geleceğimiz olsun. Bayramlarımız şanlı kutlu olsun olabilsin.
Şükran?
Benim çok sevdiğim şahsına münhasır dostum. Bayram dedik ya birden gülümseten sözleri geldi aklıma. Birini üzgün tatsız gördüğünde; ne o 10 Kasım gibisin, şenlik, umut güzellik içindeysen 23 Nisan gibisin der.
Severim dostumu, severim dostumun bu hallerini.
Şükranım güzelim üzgünüm sana bir haberim var.
Artık ne o 10 Kasımlar bizim çocukluğumuzun 10 Kasımları, ne de 23 Nisan ruhu o ruh.
O bıcır bıcır 23 Nisan sevinçlerimiz, 19 Mayıs telaşlarımız hatıra oldu.9 Eylül İzmir´in bayramı
Menemen´in karnavalı? O günleri özledim be dostum. Önce 19 Mayıs minileri midi oldu,19 Mayıs coşkusu kız öğrencilerin etek boyuna indirgendi. Mesele kol bacak göstermek değildi ki. Gençliği cinsiyet boyutunda görmek hiç değil. Mesele taze filizlerin fidan olduğu müjdesiydi.
23 Nisanlarda hemşire, doktor, gelin olurduk.19 Mayısta genç fidanlar patlardı stadyumda coşkuyla.
9 Eylülde ilçe olarak coşar, iş ve meslek sahibi olarak arzı endam ederdik. Bakın çocuktuk genç olduk büyüdük eli kitap tutan, ülke savunması için silah, sanayi için, tarım için iş makinası. Her yerde ve her alanda varız derdik. Az ötede bando mızıka, gece şarkılar, şölenler sanatı sergisi ile tatlı telaşlar.
23 Nisan´ın bebeleri,
19 Mayıs´ın fidanları,
9 Eylül´ün gençleri, yetişkinleri
Ramazan Bayramının şekeri baklavası, Kurban Bayramının eti kavurması.
Bayram namazında secdeye yüz süren, el öpüp gönül alan. Millî bayramlarda yüzü gururla biz de varız diyen bir millet.
Ümmet olmanın ruhsal doyumu
Millet olmanın varoluş gururu.
Ruh ve beden
İnanç ve düşünce.
Bu bayramlar bizim.
Bütün bayramlar bizim.
Bir bedende can ve ruh,
Bir toprakta kul ve vatandaş,
Bir Dünyada bir Türkiye ?
Bu vatan bizim,
Bu beden bizim,
Bu ruh bizim.
Bayramlar, anmalar hepimizin.
Kandillerde simit,10 Kasımlarda kasımpatı, 8 Martta kırmızı karanfil dağıtırız.
Biz birlik ve beraberliğimizi ortak hüzünler, ortak sevinçler paylaşımlarla sağlayabiliriz.
Kutlu, mutlu mübarek olsun bayramlarımız?
Bugün dünün meyvesi, yarının çekirdeğidir. ŞİBLİ
Yazdır
Önceki sayfa
Sayfa başına git
|
Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |