Her ne kadar çay sever bir toplum olsak da öyle ki kırk yıl hatırı olan kahve keyifleri de günlük hayatımızın vazgeçilmezlerinden birisidir. Sabah, yemek sonrası, akşamüzeri içilen keyif kahveleri derken üzerine birde ince belli bardakla içilen çaylar eklenince günün sonunda çoğu zaman tüketmemiz gerekenin çok daha üzerinde kafeini vücudumuza almış oluyoruz. Peki yararları olduğu kadar fazla tüketimle olumsuzluklara da sebep olan kahveyi ne kadar tüketmeliyiz?
Lezzetinin yanı sıra sağlık üzerindeki olumlu etkileri uzun yıllardır bilinen kahve, sağlıklı bireyler için düzenli olarak tüketilmesi gereken değerli bir besin türüdür. Kahvedeki kafein güçlü bir antioksidan ve antiinflamatuar olarak kabul edilir. Hatta yapılan araştırmalarda kahve içenlerin daha uzun yaşadığı görülmüştür. Enerji düzeyini arttırır ve zekayı güçlendirir. Kolon kanserini önlediği gibi felç riskini azaltır. Seratonin ve dopamin düzeylerini arttırdığından depresyon için mutlaka kahve içilmesi tavsiye edilir. Yine içeriğinde bulunan kafeinin uyarıcı etkisi ile konsantrasyonu arttırır ki bu sebeple yoğun çalışma rutinlerimizde en büyük yardımcımızdır. Karaciğer yağlanmasına iyi gelir. Dahası insülin direncini azalttığı belirlenmiştir. Alzheimer, parkinson ve demans gibi nörodejeneratif hastalıklara karşı koruyucu etki gösterir. Kansere ve kardiyovasküler hastalıklara karşı koruma sağlar.
Önerilen kafein alımı günlük 300 mg dır. Bardak hesabına vuracak olursak: 3-4 fincan Türk kahvesi, 2-3 fincan espresso, 2 bardak filtre kahve diyebiliriz.
Önerilenden Fazla kahve tüketiminin ciddi şekilde kalp damar tıkanıklığına, kan yağları üzerinde olumsuz etkilere neden olabilir. Özellikle hipertansiyon hastalarında tansiyonu yükseltebilir ve çarpıntıya yol açabilir. Beş fincanın üzerinde kahve tüketiminin de kemik erimesine yol açabildiğini gösteren bilimsel çalışmalar mevcuttur. Ram uykusuna geçişi engellediğinden uykuyu kaçırdığı ve uyku kalitesini de olumsuz etkilediği de aslında günlük hayatımızda sıkça yaşadığımız bir gerçek. Diüretik bir etkiye sahip kahve, idrar çıkışını arttırır. Bu etkisinden dolayı yeterli su tüketmeyen kişilerde sıvı ve mineral kaybına yol açar. Bunlardan en önemlisi ise diüretik etkinin beraberinde getirdiği kalsiyum atımının artmasıdır. Bu durum, ilerleyen süreçte kemik kayıplarına neden olabilir.
Kahvenin sade veya yalnızca süt eklenerek tüketilmesi önerilir. Kremalı, şekerli, şuruplu ve hazır süt tozları içeren kahvelerde yağ ve şeker içeriği çok yüksek olduğundan kahvenin bu şekilde tüketimi faydadan çok zarara neden olacaktır. Bu yüzden kahveyi sade tüketmek gerektiğinin altını çizmek lazım.
Birincil beslenme ilkeniz azı karar çoğu zarar olduğu sürece hiçbir besin türünde tüketilmemeli diye bir kaide yoktur yeter ki siz dengeyi koruyun.
Yazdır
Önceki sayfa
Sayfa başına git
|
Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |