Diş enfeksiyonları bir geçiş yolu bulup vücudun farklı bölgelerinde zararlı bakterilerin yayılmasına sebep olabilir. Kalp yakınlık dolayısıyla diş enfeksiyonlarından etkilenmesi muhtemel organların başında gelmektedir. Bağışıklık sisteminde zayıflamalara da neden olmaktadır diş enfeksiyonları.
Dişler kök kanalları sayesinde hem beslenirler hem de vücudun diğer bölümleriyle ilişki kurmaktadırlar. Bu bağlantı ise diş enfeksiyonlarının yayılma mekanizmalarından biridir. Diğer bir yayılma yolu ise loj dediğimiz vücut boşluklarıdır. Bu kök bağlantılarını ve diğer bağlantı yollarını göz önüne alırsak dişlerdeki enfeksiyonları önemsememenin vücutta nasıl her yerde enfeksiyona ve hastalığa sebep olabileceğini anlamış oluruz.
Dolaşıma karışan patojen yani hastalık yapan bakterilerin vücudun her yerine gidebilmesi kaçınılmazdır. Özellikle kış aylarında vücut savunmasının düştüğü durumlarda ya da vücut savunmasının sekteye uğradığı hastalıkların varlığında diş enfeksiyonları çok çok tehlikelidir.
Dişlerde oluşan apse kolonileri geçiş yolu ile alt bölgelerde de koloniler oluşturabilir. Bu durumda da zararlı bakteriler yayılmış olur. Kanal tedavisi sonrasında dişler canlılıklarını yitirmiş ölü dişler olarak ağızda dururlar. Bu dişlerin kendini iyileştirme mekanizması bulunmamaktadır ve bu nedenle gelen darbeler sonrası ya direk kırılırlar ya da kökün ucunda bir enfeksiyon başlangıcına sebep olurlar. Düzenli kontrollerde bu dişlerin enfeksiyon açısından takibi yapılır ve gerekli durumlarda kanal tedavisi yenilenir ya da diş çekilir. Ancak bu sayede enfeksiyon odağı ortadan kaldırılmış olur. Ortadan kalkmayan enfeksiyonlu dişler ise iltihabi kalp hastalıklarına, felce, bağışıklık sisteminde bozulmalara, kanda enfeksiyon görülmesine kadar varabilen bir çok hastalığa sebep olmaktadır.
Var olan enfeksiyonların tedavisinde ise genellikle antibiyotiklerden faydalanılıyor. Ancak antibiyotiklerin iyi ve tedavi edici taraflarının yanı sıra kötü etkileri de olabiliyor. Var olan enfektif durum kesinlikle sadece antibiyotik kullanımıyla geçmez. Ayrıca sık sık kullanılan antibiyotikler direnç gelişmesine sebep oluyor ve tekrar kullanımda fayda göremiyoruz. Ayrıca bağırsaklarda bulunan yararlı bakteriler de antibiyotik kullanımında ölüyorlar.
Radyografik değerlendirme bu dişlerin hem teşhisinde hem de tedavisinde en önemli araçtır. Dikkatli bir şekilde inceleme yapılmalı ve teşhise uygun tedavi yaklaşımı ile sonuca gidilmeli ve kesinlikle enfeksiyonlu diş o haliyle ağızda bırakılmamalıdır.
Sadece kök kanallarından kaynaklı enfeksiyonlar değil diş eti enfeksiyonları da aynı şekilde tedavi edilmezse fokal odak görevi görerek vücudun diğer bölgelerinde enfeksiyona sebep olurlar. Enfeksiyonlu diş etleri tedavi edilmeli gerekiyorsa kötü durumdaki dişler çekilmeli ve sonrasında enfektif dokular bölgeden uzaklaştırılmalıdır.
Gömülü ya da yarı sürmüş durumdaki 20 yaş dişleri de enfeksiyona sebep olabilirler. Bu dişlerin çekilmesi ise enfeksiyonun tedavisinde tek yoldur. Düzenli diş hekimi kontrollerinde bu saydığımız durumlar göz önüne alınmalıdır.
Sağlıklı gülüşler?
Sorularınız için; [email protected]
Yazdır
Önceki sayfa
Sayfa başına git
|
Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |