Pazartesi günü çok değer verdiğim, alanında iddialı ve deneyimli bir dostumla seçimle ilgili gözlemlerini konuştuk. İlginç tespitleri vardı. Ne yazık ki hepsi doğruydu.
Diyordu ki “Ben bunca yıldır pek çok seçim kampanyası hazırladım ya da gördüm. Hayatımın hiçbir evresinde Kılıçdaroğlu’nun bu seçimdeki kampanyası kadar kötü bir kampanya görmedim. Ortada bir kampanya var mıydı o da başka bir tartışma konusu. Kampanyanın saha uygulamalarına, mitinglere, araçlara, sosyal medyaya bakarsanız Sayın Erdoğan’ın kampanyası kadar olamasa da deli gibi harcama yapıldığı görmek mümkün. Sanki birileri aklına gelen her şeyi basıp, uyguladı ve fatura kesip kasayı boşaltmış gibi.” diyordu. Sonrada şöyle gerekçelendiriyordu.
“Ana muhalefet partisi iktidar partisinden sonra hazineden en fazla yardımı alan parti. Yani kullanabileceği ciddi bir kaynağı vardı. Sonuna kadar kullandı da!.. Gördüm. Ama nasıl ve nereye. Bir faydası, bir etkisi oldu mu? Kocaman bir HAYIR. Belki tüm seçim sürecindeki tek faydalı çalışması BABALA TV’deki yaptırılan programdı. Kampanyayı şöyle bir hatırlamaya çalışıyorum ama aklıma net olarak şuydu diyebileceğim bir şey gelmiyor. Çünkü yapılan çalışmaların kendi içerisinde bir bütünlüğü yoktu. O olmadı, hadi bunu deneyelim. O da mı olmadı? Bir de bunu deneyelimlerle geçen çok maliyetli kocaman bir hayal kırıklığı. Koskoca bir başarısızlık.
Kılıçdaroğlu adaydı. Yapabileceği fazla bir şey yoktu. Bu işlerden sorumlu karar vericilere sormak gerekiyor. Bu seçim kampanyaların mucidi kim? Bunlara evet diyen zeki zatlar kimler? Birbiriyle hiçbir alakası olmayan bu muhteşem kampanyalar için kimlere ne ödendi? Aracılık eden komisyoncuları kimler!.. Bu başarısızlığın hesabını kim verecek? Bence sormak ve mutlaka cevap almak gerekiyor. Diyordu.
Şöyle bir düşünüyorum da…
Billboardlarda ilk önce “Yeter Söz milletin” diye bir kampanya gördük. Kılıçdaroğlu ve diğer ittifak bileşenleri boy boy elleri Demokrat Parti’nin işareti biçiminde pozlar vermişler ve kampanya diye sahaya sürmüşler. Sanırım birileri hop ne yapıyorsunuz, bu CHP’nin kaybettiği seçimdeki rakibinin sloganı ve sembolü. Vazgeçtiler. Sonra billboardlarda Avrupa’ya kafa tutan, ayar veren lider servis edildi. “Ey Avrupa” Bu da 21 yıldır ülkeyi tek başına yöneten sayın Erdoğan’ın dili. Yine birileri yahu bir durun ne yapıyorsunuz dedi ve konsept yine değişti. Sonra “Baharlar Gelecek” dendi. Yine hemen billboardlara girildi. Yine olmadı. Onu da değiştirdiler. Sonra “Sana Söz” dendi o da olmadı. Sonra eski western filmlerindeki suçluların duvardaki resimlerine benzeyen siyah beyaz bir tasarımı her yere giydirdiler. Üzerindeki mesaj okunmuyordu bile. Hatırlayan var mı sormak lazım. Milletin kafası çöp kutusuna döndü. Ve yine olmadı. Sonra Kılıçdaroğlu’nun siyah beyaz resminin üzerine kıpkırmızı bir zemin attılar. Üzerine de farklı farklı mesajlar girdiler yine olmadı. Çünkü çok iç karartıcı ve kasvetli olmuştu. O da olmadı. En son gördüğümde bir askeri talimatı andıran mesaj vardı. “Karar ver” Vatandaşta dönüp “emrin olur” der. Ve bu mesajda ters teper… Sanırım birileri hem kasadaki seçim bütçesini hem de Kılıçdaroğlu’nu kariyerini eritti!.. Bence başarısızlıkta zirve yaptılar. Ama bir konuda haklarını yememek lazım. İyi götürdüler ve eğer birilerine çalıştılarsa o birileri de Millet İttifakı ve Kılıçdaroğlu değildi. Helal olsun.
Peki AK Parti ve Erdoğan ne yaptı? Basitti. “Doğru zaman, doğru adam” Baştan pek anlaşılmadı ama sonra sonra kampanyanın nereye varacağını kavramaya başladık. Bir kere ana mottodan hiç kopmadılar. Kampanyanın kurumsal standartlarını hiç bozmadılar. Kazandıktan sonra da Muharrem İnce’nin seçim gecesi söylediği o söze atıfta bulunarak “Adam Kazandı” ile tamamladılar. Seçmenin iradesi üzerine değerlendirme yapmayı doğru bulmadığım için kampanyanın psikolojik arka planını yazmıyorum bile. Akıllı ve planlı olan, takım ahengiyle çalışan bir biçimde sonuç alıyor. Millet İttifakı’nda bu ahenk yok denecek kadar eksikti. Beğensek de beğenmesek de Cumhur İttifakı tek vücut, tek sesti. Tüm farklı bileşenler kampanya bütünlüğü içerisinde kalarak, çalışmalarını ve açıklamalarını sürdürdü. Yani herkes rolünün gereği neyse onu yaptı. Millet İttifakı’nda ise bileşenler birbirinden rol çalmakla uğraştılar. İlgisiz alakasız açıklamalar, ilgisiz alakasız ve dağınık kampanyalar yaptılar. Üstüne üstlük birde küsmeler, masayı terketmeler, tolere edilmesi güç açıklamalar yaptılar. Bir rakibin ihtiyacı olan ne varsa hepsini karşı tarafa verdiler. Anlayacağınız yine filler tepişti, yine çimler ezildi!.. Elimizde ummaktan başka bir şey de kalmadı. Umarım bundan sonra her şey biraz daha iyi olur.
Saygılarımla.
Yazdır
Önceki sayfa
Sayfa başına git
|
Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |
|
|||||
|