S.D.B: Öncelikle kısaca sizi tanıyabilir miyiz?
Ergun Özer: 1951 yılında Menemen´de Mermerli Mahallesi´nde doğdum. Kubilay İlkokulunda 5´i bitirdim.
S.D.B: Yorgancılığa ilkokulu bitirince mi başladınız?
Ergun Özer: Yok öncesinde 9 yaşında başladım. Abim de yorgancıydı. Abimle (Mustafa Özer) aramız 6 yaş. Abim Haydar abinin(Melek hocanın babası) çırağıdır, ben Hamdi ustanın çırağıyım. Zafer Mahallesinden çok yorgancı çıkmıştır. O günkü şartlarda o zamanki jenerasyon, aman sokaklarda gezme oğlum, eti seni kemiği benim denilerek esnaf yanına verilirdi. O zaman Menemen´de ne sanat vardı: tenekeci, berber, ayakkabıcı, terzi, saraç, nalbant ve mutaf. Ben de ilkokulu bitirmeden 3´e gittiğim sene yorgancı yanında çıraklığa başladım. Sabahtan öğlene kadar okula gidiyor, öğleden sonra da Yorgancı Hamdi Usta´nın yanına giderdim. Yaz dönemi de sürerdi bu çıraklık. Bu arada Menemen´de yorgancılığın temelini atan Hamdi Usta´dır. Trabzon, Maçkalıdır ve yorgancıların yüzde 90´ını da Maçkalıdır zaten.
S.D.B: Abiniz nasıl başladı peki yorgancılığa?
Ergun Özer: O zamanki şartlarda abim yorgancılığı seçti. Tamamen tesadüf.
S.D.B: Evet bu şartlarda ilkokulu bitirdiniz ve o zamandan daha ben yorgancı olacağım dediniz mi?
Ergun Özer: Benim hayatta en büyük arzum okumaktı. Fakat açık söylüyorum, fakir bir aile çocuğuyduk. 2 oğlan 4 kız 6 kardeştik. Hatta şimdi 67 yaşındayım içimde ukde kaldı ve okumuş insanlara hayran oluyorum. Okumak istememe rağmen maalesef şartlar uymadı ve Hamdi Usta´nın yanında 8 sene çalıştım. Sonra Hamdi Usta´nın yanından ayrıldım, bu arada abim de askere gidip gelmişti. Şu an bulunduğum yerin hemen karşı sokağı olan Hacı Baki Sokak´ta abimle birlikte dükkan açtık. Orada 18 yıl kaldım. Oradan askere gidip geldim. Sonra abim yorgancılığı bıraktı ve Petkim´e girdi. Yorgancığı ben devam ettirdim. Salih Yaşaroğlu arkadaşımla 3 yıl ortaklık yaptık. Ondan sonra O da yorgancılığı bıraktı ve başka yere girdi. Biz bu mesleği hiç bırakmadık. Ardından Müftülüğün karşısındaki dükkana geçtim ve 32 sene de orada kaldım. Buraya geçeli 3 yıl kadar oldu.
M.B: Anladığım kadarıyla 60 yıla yakın bir meslek hayatınız var. Bu 58 sene içinde o günden bu güne yorgancılıkla ilgili sizin gözünüzden neler değişti?
Ergun Özer: Bizim mesleğimiz zaten halk tarafından benimsenen bir meslek değil. Bunu üstüne basa basa söylüyorum. Başka bir meslek dalına ben bu kadar emek verecektim, işin maddi durumuna gelecek olursak ben şimdiye trilyonluk olurdum. Samimi söylüyorum. Çok emek ama karşılığını alamıyorsun ve alamadık da. Hala daha da bu böyle. Ben şu elimdeki yorganı 150-160 liraya dikiyorum ve vallahi 2 gün emek çekiyorum en azından. İğne ile elde olan bir şey. 80 lira dükkanın masrafı çıkar, sıfıra sıfırız. Neyi yapıyorum bu mesleği peki hala daha? Ben alkolün içinden gelen bir insanım, rabbime şükürler olsun alkolü bırakmışım, sigarayı bırakmışım, kahve kültürüm yok, kumar zaten nasıl oynanır bilmem. Bizim için bu meslek meşgale. Bizim meslek teknolojiye yenildi. Ama son yıllarda biraz iş açısından şunu hissediyoruz ki, yüzde 10 gibi geriye dönüş var.
M.B: Daha sağlıklı olması sebebiyle elyaf yorgandan pamuk yorgana dönüş var değil mi?
Ergun Özer: Doğrudur. Yalnız çok da geriye dönse, o eski işler olsa zaten o yorganları dikecek sanatkar yok. Bizim meslek ölmeye yüz tutmuş mesleklerden bir tanesi. Kalfa sıkıntısı, çırak sıkıntısı yaşanmakta. Mesela ben kendi oğlumu yorgancı yapmadım. İki çocuğum var biri belediyede çalışıyor. Birisi de hastanede çalışıyor. Biri kız biri oğlan ikiz çocuklarım oldu bir seferde. Hanımla o sıkıntıyı çekmedik. Yeri geldi bu konuda anımı anlatayım: ben eşimi aldım 42 kilo. Menemen´de de ilk ikiz arabası bende. Attık arabaya çocukları parka gidiyoruz. Baktım bizim mahalleden bir bayan bi gördü beni: A be Ergun, bunlar ne? Dedim valla çocuk. Bir hanıma bakıyor, bir arabaya bakıyor. Aman dedi Ergun dedi, sakın bu karı mı yaptı bunları? Ben de dedim ki: işte bu gacı karı yaptı bunları bana. Aman karıya bak hiç bi şeye benzemez ama çak 2 tane yaptı.
M.B: Eskiden babamdan da bilirim, yorgan dikimi yanında çırçır makinesi, yün eğirmek için bedrik makinesi, topta pamuk alım satımı bir arada yürüyordu. Ben öyle hatırlıyorum çocukluğumda. Şimdi baktığımda sadece dikim üzerine hep dükkanlar var çevrede. Bunun sebebi ne?
Ergun Özer: Bununsebebi teknoloji. Bundan sonra kimse Menemen´de evinde yün eğirmez. Yalnız bir konu önemli, örneğin şimdi makineler topluyor pamuğu tarlada ve makine topladığı zaman pamuğu yaprak ne varsa hepsini alıyor. Ama elde toplanan pamuk çok farklı olur ve pamuk çırçırda preseye giriyor ve preseye girdiği zaman da pamuk ezilir. Elde toplanan pamuk preseye girmez, pamuk balyası deriz, pamuk balyasını çırçıra getirirsin çırçırda normalde Ege şartlarında 2.5 kilo çekirdekli pamukta, 1 kilo pamuk verir. Ben bunu hala yapıyorum ve işimin de hastasıyım. Ben şöyle yaparım: Yanıkköy, Türkelli´de 2 dönüm-3 dönüm adamın pamuğu var. Buna zaten normalde toplama makinesi girmiyor, elde toplayacak. İşte biz de bu pamukları tercih ediyoruz. Elle toplanan pamuk bizim için daha makbuldür. Bulamazsak mecburen tüccardan prese olarak pamuk alıyoruz. Elle toplanan pamuk bize daha pahalıya geliyor bu arada. Neden derseniz? Devlet 80 kuruş prim parası veriyor üreticiye. Fakat üretici tüccara verdiği zaman o 80 kuruşu alabiliyor. Bize verdiği zaman alamıyor. O zaman biz de o 80 kuruşu kilo başına üreticiye veriyoruz.
M.B: İnsanlar elde dikilen pamuk yorganların daha sağlıklı olduğu bilincine vardı. Ama piyasada elyaf, kaz tüyü vs. birçok yorgan çeşidi de var. Sizden sonra yetişen nesil de yok. Bu bir süre sonra bitecek. Diyebilir miyiz isteyenler varsa elini çabuk tutsun, çocukları torunları için şimdiden yaptırıp kenara atsın. Bunu rahatlıkla söyleyebiliriz değil mi?
Ergun Özer: Doğrudur. Büyükler birer ikişer yaptırıyor. Biz zaten günümüz şartlarına uyarladık yorgan yapımını. Pamuğu yünle karıştırarak da yorgan yapıyoruz. Yün yorgan da yapıyoruz. Yün, pamuk yorganın vücuda verdiği ısıyı ne elyaf, ne silikon hiçbiri vermez. Ege şartlarına göre öyle. Anadolu´da sırf yün yaptırırlar. Biz de ağırlıklı pamuk yorgan yapılır burada. Eskiden çok kalın yorgan dikerdik biz. Çok eskiden köy ismi vermeyeyim inanın çıraklık, kalfalık dönemimizde o köylerden yorgan gelsin istemezdik açıkça söyleyeyim. 7-8 kilo pamuk bir yorgana, 2 kilo da yünle beraber 10 kilo yorgan kalkmıyordu. Ama şartlar değişti, çok ev doğalgazlı. Artık çok sık dikişli yorgan da dikmiyoruz. Eskiden aman usta sık dik, açılmasın çok denirdi. Aslında öyle değil. Yorgan ne kadar kaba olursa vücudu o kadar iyi sarar. Yorgan sık dikilirse kepenek gibi kalır, kullanışlı olmaz. Genelde buna dikkat ettik. Pamuk yorgan yıkanmaz bu arada, yün yıkanabilir. Ama zaten artık nevresimler var. İsteğe göre elyaf yorgan da dikebiliyoruz. Kısaca eski ağır yorganların tam tersine hafif, kullanışlı, pamuklu, polyester karışımlı istenen her tür malzeme ile istenen ölçüde yorgan dikiyoruz. Şimdi 2 kilodan yorgan dikiyoruz. Kumaş da bizde mevcut. Pamuklu dokumanın merkezi Denizli´den kumaş alıyorum. Genelde de pamuklu kumaşı tercih ederim. Arada birkaç tane de, fiyat farkı için polyester kumaşı da bulundururum.
M.B: Maliyetler nasıl peki?
Ergun Özer: Hazıra göre aslında daha ucuz. Elyaf yorganın çift kişiliği 150 lira. Hazırı da kötülemeyelim ama bizim diktiğimiz yorganla arasında dağlar var.
S.D.B: Menemen´de eskiden kaç tane yorgancı dükkanı vardı?
Ergun Özer: 12-13 tane yorgancı dükkanı vardı. Bunların yanında 2´şer, 3´er kalfa dediğin zaman 35-40 kişiye tekabül ediyordu ki, Menemen´in nüfusu 10 bin-12 bindi. Şimdi Menemen´in nüfusu 170 bin olmuş. Yorgancı sayısında ise çok düşüş var. Yine Menemen gibi taşra tabir edilen buralarda bizler varız. Ama büyükşehirlerde bu yorgancılık tamamen bitti. Pamuktan yastık da yapıyoruz, silikon yastık da yapıyoruz, silikonlu elyaf yastık da, boncuk elyaf dediğimiz yastık da yapıyoruz. Bunlar makinede yıkanıyor mu? Yıkanıyor. Ama sağlık açısından pamuğun yerine hiçbiri tutamaz.
M.B: Şu ana kadar kaç çırak yetiştirdiniz?
Ergun Özer: Çırağımız çok da, yetiştirdiklerimizden şu an devam eden yok. Genelde bizim jenerasyon devam ediyor. Şartlar tutmuyor. Onlar da haklı. Basma günlük yorgan alıyorsun 60 lira. Günün şartlarına göre ele alınmaz inan. Aynı zamanda ben muhtarım geçenlerde mahalleden iki bayanı temizliğe Y.Foça´ya yolladım. 150+150=300 lira. Ben kendi kendime dedim ki, boşuna sanatkar olmuşum. Hatta adama dedim ki, bir dahaki sefere 250 ver onlardan daha iyi yapacağım. Yanında çalışanı sigortalı yapmak mecburiyetindesin. Bu şartlarda iş potansiyeline göre bunu yapamıyorsun. Her şeye rağmen hala daha bu işi severek yapıyorum. Zaten bu işi sevmesen yapamazsın. Çünkü bizim meslek sabır ister. Yeri geliyor iğneyi eline alıyor ve affedersin iğnenin kıçına saatlerce bakarsın. Bir çok modeli şimdi dikmem imkansız. Hepsinin ayrı ayrı ismi var, bende model sayısı 400´ü bulur. Hepsinin de işçiliği çok ağırdır.
S.D.B: Muhtarlığa gelelim muhtarlığa başlaman nasıl oldu?
Ergun Özer: Mahallemizin bir muhtarı vardı Mustafa Talay diye, 22 yıl Zafer Mahallesi muhtarlığını yaptı. Şimdi ben O´nu geçtim. 25 yıl oldu muhtarlığa başlayalı. Mustafa abimiz yaşlandı, bırakacaktı ve bana geldi. Dedi ki; ben bu işi yapmayacağı artık, mahalle halkına da birkaç kişiye söyledim seni tercih ettiler. Esnafsın, yerin belli diyerek, eski muhtarlıkta bunlar çok önemliydi, şimdi şartlar biraz değişti gerçi. Onun için biz seni öngörüyoruz dedi. Bu iş bize ağır gelir desem de kabul etmedi ve ilk seçimde dört adayımız vardı, bir daha da karşıma aday çıkmadı, bir tek geçen dönem çıktı aday. Yoksa biz muhtarlığın kahrını çektik, zaten mahallemizin ekonomik durumu belli. Bizim mahallemizin en zengini SSK emeklisi, 7 katlı, 5 katlı evler, lüks arabalar yok zaten. Mustafa abimizin ısrarı ile muhtar olduk ve 25 yıldır da hala bu işi götürüyoruz.
M.B: Peki Zafer Mahallesi Kentsel Dönüşümden nasıl etkileniyor?
Ergun Özer: 2013 yılının 13 Ekim´inde Zafer Mahallesi Riskli Alan Bölgesi ilan edilmiş. En büyük alan da bizde, Seydinasrullah´ın bir kısmı, Tülbentli´nin bir kısmı ve Esatpaşa´nın bir kısmı. Zafer´in tamamı. Yapılan binalar risk altında deniyor. Plan, proje de vermiyor. Geçenlerde isim vermeyeyim bir milletvekili gelmişti buraya, bu konuyu sordum kendisine: Bizim mahallemiz bu şartlarda riskli alan ilan edilmiş, bu riskli alan ne zaman kalkar veya siz nasıl bir taslak hazırlıyorsunuz, projeniz var mı? Herkes bu konuyu bize soruyor. Vekilin bana demesi: Biz bunları belediyelere devredeceğiz. Sonrasında toprak etüdünü yaptırırlar. Riskli alan bölgesi kalkmadan kimse çivi çakamaz oraya. Ne zaman riskli alan kalkar ister kentsel dönüşüme girin, ister kişi olarak müteahhide verin, ister siz yapın. Şu an yapılacak hiçbir şey yok dedi. Zafer Mahallesi Menemen´in göbeği. Bizim mahallemizin halk dilindeki ismi Değirmendağ, daha eski kayıtlarda da Hamidiye Mahallesi olarak geçer. Dağ olan bir yerde nasıl riskli alan oluyor anlamış değilim. Önceliğimiz Riskli Alan konusunun halledilmesi.
BİZDE KALANLAR
Ergun Bey´in mekanındayız. Girişte sol tarafta dikiş makinası, ortada yüksek bir platform oldukça geniş, burası yorganların dikildiği çalışma alanı. Platformun etrafı toplarca kumaşlar, dikilmeyi bekleyen, dikilmiş olup sahipleriyle buluşmaya hazır yorganlar, yastıklar ve çeşitli malzeme. İlle de o güzelim pamuk kokusu. Ergun Bey oldukça samimi ve doğal bir insan. Bize mesleği nasıl seçtiğini, mesleğinin inceliklerini, eskileri, yeni durumu yalın ve esprili bir dille anlattı. ?Yorgancıya dinlen demişler; kalkıp dolaşayım demiş? diyerek sabır ve emek isteyen işinin uzun saatler boyunca oturup, bir iğne, bir yüzük bolca dikkat ve sevgiyle yapılabileceğini özetliyor. Geleneksel ve yok olmaya yüz tutmuş bir sanatın son temsilcilerinden Ergun Bey emeğinin tam karşılığını nakit olarak alamasa da işini severek yapan insanların huzuru ve kabullenişiyle atmış yıla yakındır sürdürdüğü mesleğine gururla devam etmekte. Ah bir de yeni çıraklar yetişebilse ama teknolojinin ve fabrikasyonun karşısında bunun zorluğunun da farkında. Bir koltukta iki karpuz muhtarlık ve zanaatkarlığı sevgiyle taşıyan Ergun Bey´e sağlıklı ve sevgiyle daha çok yıllar işinin başında olmasını diliyoruz.
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
|||||
|
|
![]() Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |