Okul kantininde, atölyede, sınıflarda, hatta yollarda, belediye otobüsünde, vapurda; içimizden geldiğince coşkuyla birlikte şarkı söylerdik. Darbe sonrası Türkiyesinin çocukluğu sağ sol çatışmaları ve anarşimin ateşinde, ergenliği cuntanın soğuk nefesinde geçmiş ürkek yorgun gençleriydik biz. Yıl 1983 ilk genel seçimler yapılıyor aslında bu günlerin temeli atılmış, su basmanında inşaat. Biz mi? Apolitikleştirilmeye çalışılan gençleriz o dönemde. Aileler de kendince haklı, sağ sol demeden ateş düşmüş ocaklara. O yıllarda Üniversite gençliği olmak demek budanmış koca çınarın ince taze fidanları olmak gibi bir şeydi. İlk nefesi ilk soluğuyduk küt gövdenin. Ülke yorgun, aileler korkuyor; biz genciz, üstelik başka şehirlerde gözden uzak. Yine de şarkı söylerdik her yerde, her durumda. Ben mi? Öyle muhteşem bir sesim yok, ne gam arada kaynardım işte. Cunta döneminde çöpten topladığım kitaplarımı okurdum teselli eder gibi terk edilişlerini, gizli gizli Ahmet Kaya dinlerdim de neden yasaklandığına anlam veremezdim. Geçenlerde Fahrenheıt 451 okuyordum. Kitap kağıdının yanma derecesiymiş. Ne çok kitap yakıldı biz çocukken. Distopik dünyanın çocuklarıydık biz. Gırgır okur gülerdik ağlanacak hallerine dünyanın ve yine de şarkı söylerdik birlikte avaz avaz. Birlikte şarkı söyleyebildiğiniz insanları asla unutamazsınız. Şarkıların duygudaşlığında sağlanan uyum hayatın en ahenkli anlarından biridir. Şimdi bir masanın etrafında ellisini aşmış çok şey yaşamış gençler olarak şarkılarımızı söylüyoruz Şükranın, Hürolun dost meclisinde. Onların kırk yıl önce koroda başlayan aşklarını, herşeye rağmen içimizde yaşattığımız çocukluğumuzu ve onca yılın dostluğunu kutlar gibi. Ben yine arada kaynıyorum; ne Şükranın tizlerine ne de Hürolun içten namelerine yetişmeye imkanın yok, olsun mutluyum ya birlikte kırk yıldır şarkı söylediğim dostlarım var ne gam… Yetimişlerin değerlerini, seksenlerin sancılarını, doksanların değişim rüzgarlarını, milenyumun krizlerini atlattık geldik. Milyonlarca saatimiz geçti hayat mücadelesiyle yine de vazgeçmedik yarınlardan ve şarkı söylemekten; kendi şarkılarımızla kendi dansımızı etmekten. Çocuklarımıza miras yaşama sevinçlerimizle.