Merhaba. İnsan gündeme yetişemiyor. Çünkü daha bir gün önce yaşanan çok ciddi bir konuyu konuşurken, anlamaya çalışırken kendinizi yepyeni yine bir o kadar önemli başka birkaç tartışmanın ortasında buluyorsunuz. Yani ülkemizin gündem kasırgası insanın başını döndürüyor. Ya da bir anlamda sersemletiyor da denebilir. İnsanın aklına asıl amaç seçmeni sersemletmek mi diye düşünmeden edemiyor!..
Tüm bu olup bitenlerin arasında bu hafta Muharrem İnce’yi anlamaya çalıştım. Aday oldu. 100 bin imza bulması gerekiyordu. Bulabilir bulamaz tartışmaları arasında Cumartesi günü 100 bin imzayı tamamladı. Zaten siyaset konuşulan her yerde ortak kanaat Muharrem İnce’nin ihtiyacı olan imza desteğini Cumhur İttifakı bileşenlerinin vereceği yönündeydi. Muharrem İnce 100 bin imzayı tamamladığında yaptığı konuşmasında bu durumdan duyduğu rahatsızlığı çok sert cümlelerle ifade etti. Tabii açıklamasında çok şey söyledi. Çok öfkeliydi. Çok bilenmişti. Tıpkı Meral Akşener’in masadan kalktıktan sonra yaptığı konuşma gibi kontrolsüzdü. Meral Akşener geri döndü. Ama çok şey kaybederek. Fatih Erbakan bağımsız giriyoruz derken partisini parlattı. Sonra geri döndü ve yarattığı etkiyi yerle bir etti. Bu birliktelik Cumhur İttifakı tabanında kadınlar arasında ciddi bir rahatsızlık yarattı. Özellikle AK Parti teşkilatları içerisinde yer alan insanlar kolay kolay kendi düşüncesini açıklayamazlar. Çekinirler. Ancak çok mutsuz oldukları Özlem Zengin’in yaptığı açıklamalarda çok net ortada. Beğenirsiniz beğenmezsiniz ama ittifakların genişleme sürecinde kendi açısından en tutarlı hareket eden HÜDA PAR oldu. Hiç git gelleri de olmadı. Varım dedi ve pozisyonunu netleştirdi. Bir katkısı olur mu bilinmez, Cumhur İttifakı’na ne kaybettireceğini ise seçim gösterecek. Hüda Par’ın Cumhur İttifakı’na katılması MHP tabanında ciddi tartışmaları beraberinde getirdi. Çünkü Hüda Par’ın parti programında yazılı olan politikaları MHP ile taban tabana zıt. Seçim satında bu durumu izah etmekte çok güçlük çekecekler.
Ben CHP’liyim. Yine de Muharrem İnce’nin psikolojisini anlamak istiyorum. Bunu bulunduğum noktadan anlamam hiç mümkün değil. Çünkü ben de herkes gibi bu tutumundan rahatsız oluyorum. Zamanlamasının doğru olmadığını düşünüyorum. Bu nedenle neredeyse 20 yıl önce, Deniz Baykal döneminde CHP’den ayrılmış bir dostumla iftar yaptık ve sonrasında Muharrem İnce’yi ve yaptığı sert açıklamalarını konuştuk.
Dostum, Muharrem İnce’nin durumunu kendi yaşadıkları üzerinden anlattı.
“Her partide olduğu gibi CHP’de de sorgusuz sualsiz oy verdiğin sürece senden iyisi yok. Bir gün olup bitenleri sorgulamaya başlarsan artık kara listedesin. Düşüncelerini açıklarsan hemen disiplin suçu, şu bu nedenlerle bir tutanak tutulur, yalandan kurullarda, yalandan değerlendirmelerle hesabın görülmeye çalışılır. Yalnızlaştırılır, itibarsızlaştırılır, bir anlamda mobbinge maruz bırakılırsınız. Bunun planlayıcıları da en çok demokrasiden, haktan, hukuktan ifade özgürlüğünden bahseden adamlar olur. Hepsi yalan. Hepsi aldatmaca. Düşüncelerinizi bir başka partide gerçekleştirmeye karar verdiğinizde ise sizden kötüsü yok. Sizi sokakta, basında, medyada, sosyal medyada linç ediyorlar. O kadar acımasızlaşabiliyorlar ki tarifi yok. Her türlü iftirayı, her türlü yalanı öylesine kolay yaftalıyorlar ki, yapanlara baktığınızda birkaç kez daha yıkılıyorsunuz. Çünkü canınızı acıtacak şey bunu sizin en iyi bildiğiniz, üzerinde emeğiniz olan insanlar üzerinden yapıyorlar. Kötülüğün 40 çeşidine maruz kalıyorsunuz. Bu konuda gerçekten profesyoneller. Onlarla başa çıkmak imkânsız gibi bir şey. Ben başa çıkamadım. Artık iyiler kazanır, iyilik kazanır, haklı kazanır demek benim açımdan çok güç. Muharrem İnce’de kendisinin ihanete uğradığını düşünüyor. Bu köhne yapıya alternatif olabileceğini düşünüyor. Benim gibi o da CHP’nin rakibi olduktan sonraki yüzünü gördü. Yapılanları, söylenenleri hazmedemediği için öfkeleniyor. Cumhur İttifakı da onun bu öfkesini görüyor ve ondan bağımsız olarak kullanıyor. Ülkemizin geleceği açısından çok kritik bir seçime gidiyoruz. Muharrem İnce kötü bir adam değil. CHP siyasetinde önemli bir isim. Siyasi deneyimi, birikimi çok fazla. Güçlü bir hatip. Egosu çok yüksek. Üst perdeden konuşmayı, güçlü bir lider olmayı istiyor. Bir gün iktidar olmayı bu ülkeyi yönetmeyi de istiyordur. Buna bir siyasetçi olarak hakkı da var. Ama belki bugün o gün değil. Bugün ülkemizin ve evlatlarımızın geleceğini düşünmek zorundayız. Enerjimizi birbirimizde tüketme vakti değil. Cumhur İttifakı asla bir arada olamayacak tüm riskli olasılıkları bir araya getirdi. Herkes rahatsız ama kaybetmemek için dişlerini sıkarak bir arada duruyorlar. Belki ilk defa Erdoğan kaybedecek. Belki 21 yılın sonunda iktidar değişecek. Bu ihtimale zarar veren kim olursa olsun halk onun bedelini ödetir. Bu ülke Deniz Baykal’ın neden olduğu durumun faturasını 21 yıldır ödüyor. O yüzden öldüğünde çok az kimse rahmet okudu. Muharrem İnce pek çok konuda haklı olabilir ancak bugün öfkesine yenik düşmemesi gerekiyor. Eğer bu seçimde bir yol kazası yaşanır ve bunda da Muharrem İnce’nin nokta kadar katkısı olursa sokağa çıkamaz.”
AK Parti ve CHP’nin karşısında bir pozisyon almak, söylem üretmek, etki yaratmak, sonuç almak gerçekten zor. Çünkü iki parti ipleri öylesine geriyorlar ki arada yeni ve gerekli bir anlayış var olamıyor. Seçimlere çok az kaldı. Ama bir seçim atmosferi yok. İlginç bir 50 gün geçireceğiz. Ülkemiz ve milletimiz için hayırlısı olur inşallah.
Bu vesile ile tüm İslam aleminin Mübarek Ramazan Ayını kutluyorum.
Sevgi ve Saygılarımla
Yazdır
Önceki sayfa
Sayfa başına git
|
Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |
|
|||||
|
|
|||||
|
|
|||||
|