MAKUR’u ilk defa duyanlarınız olabilir. Menemen Belediyesi Arama Kurtarma Birimi. Ben MAKUR’un hikâyesini yakından bilenlerden biriyim. Bu işin başlangıcı neredeyse 8 yıl öncesine dayanıyor. O tarihlerde bu kenti yönetenler konunun ciddiyetini biraz kavramış olsalardı bugün belki çok daha deneyimli, eğitimli en az 120 kişilik üst düzey profesyonel bir arama kurtarma ekibimiz olabilirdi. Ama ne yazık ki o günlerde yöneticilerimizin önceliği bu ve bunun gibi hayati projeler değildi. İlgileniyorlarmış gibi yapılarak resmen kulak ardı ettiler. Bu nedenle Menemen Belediyesi Arama Kurtarma Birimi’nin (MAKUR) kurulması bu kadar gecikti. Üzerinden yıllar geçti. Bu konu bir türlü ciddiye alınmadı. Sonra ara dönemde Aydın Pehlivan vekil olarak Belediye başkanlığı görevine başladı. Geçmişte yaşanan olumsuz girişimler nedeniyle büyük beklentiler içerisine girilmeden konunun gerekliliği, ciddiyeti kendisine de detaylı olarak anlatıldı. Aydın Pehlivan konuyu ciddiye aldı. Tüm projeleri yapmak istediğini söyledi. AR_GE fikri de o kararla birlikte oluştu. Konunun önemine bakmaksızın sadece eleştirmeyi kendinize dert edinirseniz pek çok şey söyleyebilirsiniz. Örneğin; Alt tarafı vekil, zaten seçilerek gelmedi, vatandaşın onayıyla seçilmedi gibi durumu hafife alabilecek, küçümseyecek pek çok konuyla ilgisi olmayan gereksiz cümle kurulabilir. Sonuçta dilin kemiği yok. Aydın Pehlivan’ı mensubu olduğu partiyi sevmeyebilirsiniz. Yönetme biçimini, ekibini eleştirebilirsiniz daha pek çok konuda eleştirebilirsiniz. Ülkemizde muhalefet yapmak böyle bir şey. Ama AR-GE yapılanması, bu yapı altında yapılan üretimler Menemen’in algısını, özgüvenini güçlendiriyor. Daha iddialı bir kent olmasına yardımcı oluyor. Öngörü ve çözüm üretiyor. Kente zaman kazandırıyor. Anadolu’da herkesin bildiği bir söz vardır. “Yiğidi öldür ama hakkını teslim et” diye. MAKUR konusu tam olarak böyle bir durum.

Aydın Pehlivan göreve başladıktan kısa bir süre sonra AR-GE yapılanmasını başlattı. Emin olun bu seviyede bir AR-GE organizasyonu Türkiye’de çok az yerde var. Yetiştirilmek üzere yarı profesyonel bir ekip oluşturdu. Aydın Pehlivan AR-GE’nin başına da bu konuda deneyimli güvendiği birini getirdi. Yapılanlar ve yapılmaya çalışılanlar ilk başlarda yeterince anlaşılamasa da tüm ekip kararlılıkla çalışmalarına devam etti. Aydın Pehlivan’da bu konuda aynı kararlılıkla tüm çalışmaların arkasında durdu. Normal şartlarda bir görev dönemi boyunca bir belki iki ciddi projeye girebilirsiniz. Ama şu anda AR-GE’de hayata geçirilmiş sonuçları görülmüş dört proje var. MAKUR, Kent Arşivi ve Müzesi, Kent Mutfağı ve Menemen Çömlek Festivali. Engelli Hakları ve şimdilik açıklanması uygun görülmeyen hepimizi ve tüm insanlığı ilgilendiren çok önemli bir proje daha var. Geçen gün AR-GE’yi ziyarete gittim. Ziyarete giden herkese davrandıkları gibi beni de nezaketle karşıladılar, ağırladılar tüm sorularıma samimiyetle cevap verdiler. Sonra da aynı özenle uğurladılar. Gördüklerim, anlatılanlar benim için umutlandırıcı ve heyecan vericiydi. Yakında yeni çalışmayı da Aydın Pehlivan tüm kentle paylaşacak. Çömlek festivalinin 100 katı daha etkili olabilecek, Menemen’i tüm dünyada yine övgüyle konuşturacak bir çalışma.

Gelelim MAKUR’a yani Menemen Belediyesi Arama Kurtarma Birimi’ne. Ekip için arayışlar başladığında pek çok aday isim önerilmiş. Dışarıdan da başvurular olmuş. Ciddi bir elemeye tabi tutulmuşlar. Seçilenlerin bir kısmı zaman içerisinde farklı gerekçelerle ekipten kopmuş. Geriye kala kala 23 kişi kalmış. ANKA kuşunun hikâyesini duymuşsunuzdur. Buradan uzun uzun ANKA kuşunun hikayesini yazmayacağım. Bilmiyorsanız internetten araştırıp okumanızı tavsiye ediyorum. Bence bu 23 kişi ilçemizin ANKA kuşları. Çünkü vazgeçmediler ve sonuna kadar devam ettiler. Şu son depremler oluncaya kadar ilgililer konunun vahametini yeterince kavrayamamışlar. Bu nedenle bazı noktalarda gecikmeler, eksikler olmuş. Ama yine de eğitimlerini tamamlamışlar. Ve bir gece memleketimizin güney doğusunda öyle bir felaket oldu ki yer yerinden oynadı. Benzersiz bir felaket, benzersiz bir acı ve benzersiz bir yıkımla uyandık. Gece güney doğumuz 7,8 büyüklüğündeki depremle yerle yeksan olmuş... Aynı günün sabahında içerisinde MAKUR ekibimiz hazırlandı, eksikleri tamamlandı ve yola çıktı. Henüz eksik eğitimleri vardı. Eksik malzemeleri vardı. Bu konuda hiçbir deneyimleri yoktu. AFAD koordinasyonu içerisinde daha çok destek hizmetlerinde görev yapacaklardı. Onlarda öyle biliyorlardı. Belki hiçbir profesyonel arama kurtarma ekibinin daha önce tanık olmadığı bir yıkımın içine gittiler. 10 gün boyunca bir canlı çıkarabilmek için enkazlarda canhıraş çalıştılar. Onlar orada imkânsızlıklarla mücadele ederken, Menemen’de yaşayan hepimizin vicdanı oldular. Onların oradaki varlıkları Menemen’i ve Menemenlileri daha anlamlı kıldı. Dediğim gibi çok kısıtlı bir eğitim ve deneyim eksiğiyle Menemen duyarlılığını, Menemen dayanışmasını felaket bölgesine ulaştırdılar. Bununla ilgili çok şey yazmak istiyorum ama onlar bunu istemiyorlar. Bu nedenle yazımda hiçbirinin ismine yer vermedim. Bana kalsa hepsinin isimlerini büyük puntolarla yazarım ama onlar iyilik, yardım göstere göstere yapılmaz diyorlar. Bütün bunlara neden olan Aydın Başkan’dan da MAKUR ekibimizden de Allah Razı olsun. İyi ki varsınız.

Saygılarımla.