Yine ilginç olaylar oluyor kentimizde… Bir süredir izliyorum.
Açıklamalar, suskunluklar, konunun arka planında bir şeyler mi dönüyor…
Ben futbol oynamadım ancak futbolu seven, takip eden, ilgilenen ve sorumluluk alan biriyim. Fenerbahçe Spor Kulübünün taraftarı ve kongre üyesiyim.
Yani şu anladıklarımı sanırım çoğumuz anlamışızdır.
Konuşması gerekenler sustukları için belki yeterince takip bile etmemiş olabilirsiniz.

Öyleyse ben konuyu biraz açayım.

Olayın kahramanları;
Fikret Uzun (Eski solcu)
İzzet Erdoğan (Sayın Cumhurbaşkanının yeğeni olduğu söyleniyor)
Tahir Şahin (Geçmiş dönem Menemen Belediye Başkanı ve Menemenspor’un Onursal Başkanı)
Serdar Aksoy (Mevcut Menemen Belediye Başkanı)

Konu Menemenspor’a KAYYUM atanması için Fikret Uzun’un açtığı dava.
Sanırım önümüzdeki ayın başında bir sonuca bağlanması bekleniyor.
İnsan sormadan edemiyor…
-  Peki ! Neden KAYYUM  ?
-  Ne oldu da böyle bir dava açma ihtiyacı duydunuz?
-  Bizim bilmediğimiz ne biliyorsunuz?

Daha açık konuşun biz de bilelim gerekiyorsa destek te verelim.

Bu meseleyi bir süredir izliyorum;
Menemenspor Tahir Şahin’in her şeyi. Çocuğu gibi. Kendisini iyi hissettiği tek yer ve alan. Normal şartlar altında Tahir Şahin bu olay karşısında ortalığı ayağa kaldırır ve süreci tersine döndürürdü!.. Ama tıss yok. Serdar Aksoy’un da bu işin destekçisi olduğu konuşuluyor.
Onu kısmen anlıyorum. Tahir Şahin’e karşı kazanacağı bir cephe gibi düşünüyor olabilir !.. Ama oda geri planda kalarak desteklemeyi tercih etmiş görünüyor.
Sanırım Serdar Aksoy şunu unutuyor KAYYUM!..

Sarı Öküz hikâyesini her siyasetçi bilir. Siyasetle ilgilenmeyenler bilmiyor olabilirler.
Dilerseniz internetten bulup okuyabilirsiniz. Kısa ibretlik bir hikâyedir.
Hayır illa anlat derseniz önümüzdeki yazılarımdan birinde anlatayım.
Bugünkü konu uzun, daha fazla uzamasın.

Ben geçenlerde Fikret Uzun’un konu ile ilgili yaptığı basın açıklamasını buldum.
Aynen paylaşayım; O zaman benim neden bu durumdan rahatsız olduğumu anlarsınız.

“TFF 1. Lig İzmir temsilcisi Menemenspor ile adı bütünleşen kulübün hem üyesi hem de kurucularından olan Fikret Uzun, "Kongrelerin iptali ve kulübe kayyum atanması" istemiyle açılan davadan lehine karar çıkması ve başkan olması halinde sportif direktörlük görevine futbol insanı İzzet Erdoğan'ın (Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yeğeni) geleceğini açıkladı. Mahkemenin 2 Ekim’de sonuca bağlanmasını beklediklerini belirten Uzun, "Menemenspor yönetimi adına başlattığımız adalet yürüyüşünde büyük yol aldık. Mahkemenin 2 Ekim’de nihai kararı açıklamasını bekliyoruz. Mahkeme sonrası lehimize karar çıkması halinde başkanlığa adaylığımı koyacağım. Bu süreçte takımın yüz üstü kalmaması ve geleceği adına adımlar atılabilmesi için çalışmalara şimdiden başladık. Bu sebepten futbol bilgisine güvendiğim, kariyeri ile de kendini kanıtlamış olan İzzet Erdoğan’ın, Menemenspor’un sportif direktörlüğü görevini üstlenmesini istedik. Kendisi de bu görevi seve seve yapacağını bizlerle paylaştı. Kulübümüz adına en iyisini ortaya koymak için hazırız. Şimdiden kolları sıvadık. Başlamak için gün sayıyoruz” demiş..

Dikkatimi çeken diğer bir konu ise; basın açıklaması bittikten sonra söz alan bir kişinin,
gazetecilerin haberlerini manipüle etmek adına bilgilendirme yapması oldu.

Bilgilendirmenin tam metni söyle;

“Çok kısa bir bilgilendirme yapmak istiyorum. Sizlerin haberlerinizde de etkili olur diye düşünüyorum.  Daha önce Antalyaspor, Eskişehirspor’da görev alan İzzet Erdoğan medyada sıklıkla Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın yeğeni sıfatıyla çok sık görülmekte. Sizde takip ediyorsunuzdur. Kendisi 1970 İstanbul doğumlu. 1990’da İstanbul’un takımlarında futbola başladı. İlerleyen süreçlerde Bülent Uygun’un yardımcılığı da dahil bir çok teknik ve sportif görevde bulundu. Haberlerinizde yer vermek istersiniz diye sizleri de bilgilendirmek istedim.”

Bu olayda sizce de bir tuhaflık yok mu ?
 

Ben İzzet Erdoğan’ı tanımıyorum. Biraz sordum, soruşturdum.
Sorduklarımın çoğu benim gibi tanımadılar. Bilenler de başarılı biri olduğunu söylediler.
Bir dönem Katar’da Bülent Uygun’un yardımcısı olarak çalıştığını da öğrendim.
Buradaki sorun zaten İzzet Erdoğan değil. Erdoğan soyadının yaratacağı etki ve sonuçlar. Çünkü konu şöyle ifade ediliyor; Cumhurbaşkanı’nın yeğeni İzzet Erdoğan!..

Şu an süreç mahkemede değil mi?

Henüz bir ortada bir mahkeme kararı da yok.
Kim bilir belki duruşma ertelenecek.
Hemen duruşma tarihinden kısa bir süre önce çıkıp basın açıklaması yapmanın
bendeki karşılığı mahkemeyi etkilemek, leh de karar çıkmasını sağlamak.
Bunun için de Sayın Cumhurbaşkanı’nın soyadını taşıyan bir ismi baskı gerekçesi olarak sunmak. Bana göre bunun adı istismardır. Aynı ülkede yaşıyoruz.
Bugün hangi hakim bu durumdan etkilenmez?
Tuhaf olan bütün bu olup bitenlerin başrolünde eski bir solcu var.

Anladık Başkan olmak istiyorsunuz. Buna her insan gibi hakkınız da var.
Geçer Menemenspor için projelerinizi anlatırsınız, kamuoyu oluşturursunuz.
Kongrede aday olursunuz insanlar oylarıyla bu talebinizi takdir ederler.

Dava açıp kayyum atatma talebi nedir?

Cumhurbaşkanı’nın soyadını kullanmak nedir?
Bence Sayın Cumhurbaşkanımız’ın hukuk işleriyle ilgilenenlerin bu konuyu incelemesi gerekir.
Zaten şu an memlekette Cumhurbaşkanımız’ın yakını olduğunu iddia eden,bir sebeple bir ortamda 2 kare fotoğrafa girip bunu herkese göstererek o kadar istismar ve dolandırıcılık var ki… Bu durumun ondan ne farkı var diye sormadan edemiyorum.

Tamam hadi diyelim ki gerçekten iyi niyetli olarak yola çıktınız ve bu işe soyundunuz…
Başı zaten yanlış ama diyelim ki tamam.

Peki Menemen’de hiç mi spor adamı yoktu da İzzet Erdoğan’ı arayıp buldunuz.

Ben size hemen aklıma gelen Menemen’e ve Menemen’in sportif yaşamına katkı yapmış, bugünse yaşanmakta olan sorunların panzehiri olabilecek isimleri sıralayayım.

Erhan Özalp (Eski profesyonel futbolcu)
Ramazan Kanat (Eski futbolcu)
Rifat Kınay (Eski profesyonel futbolcu)
Hamdi Günel (Eski profesyonel kaleci aynı zamanda eğitimci)
Abdullah Üçyol (Eski futbolcu ve eski Menemenspor kulüp başkanı)
Murat Yüksel (Eski kaleci ve Menemenspor kulüp başkanı)
Münir Bayram (Eski futbolcu)
Haluk Güvener (Kariyeri başarılarla dolu asker emeklisi önemli bir hoca)
Ercan Akay (Eski profesyonel futbolcu)
Şeref Erdem (Eski profesyonel futbolcu)
Hakan Sinel (Eski profesyonel futbolcu)
Hakan Altıncı (Eski profesyonel futbolcu)
Taner Özbengi (Eski profesyonel futbolcu)
Hikmet Doğan (Eski profesyonel futbolcu)
Ali Yanar (Eski futbolcu)
Şerif Ünlü (Eski kaleci)

Bu insanlar hiç mi aklınıza gelmedi?

Eminim ki birazcık durup düşünseydiniz benim aklıma gelenlerden fazlasını anımsardınız. Madem iyi bir şey yapmak istiyorsunuz o zaman önce bu işe ömrünü adamış, emek koymuş, başarılar üretmiş spor adamlarımızı bulun. Onlara ne yapmak istediğinizi güzelce anlatın. Sonrada nezaketle bir zahmet dinleyin. Eğer onları inandırırsanız aralarında sorumluluğu paylaşabileceğiniz harika insanlarda bulursunuz. Siz onları onurlandırır göreve davet ederseniz olur. Hem de en iyisi olur. Bu kadar kafa karışıklığı da olmaz.

Şu olup bitenlerle kentin sportif enerjisini boşa harcıyorsunuz.
Menemenspor sadece bir futbol takımı değil. Bunu hala öğrenemedik mi?
Bu kentin tanıtımındaki en önemli faktör.
Menemen’de yaşamayı seçmiş, her şeyi birbirinden farklı insanların ortak paydası ve ortak değerinin adıdır Menemenspor.

Benim görebildiğim kadarıyla buradaki kurban da, günah keçisi de Menemen ve Menemenspor. Birileri kendi günahları için Menemenspor’u peşkeş mi çekiyor diye düşünmeden edemiyorum !..
Olaylara ve ilgililerin sessizliğine bir bütün olarak baktığımda bende yarattığı düşünce “danışıklı dövüş hissi”.
Umarım öyle değildir.

Sayın Serdar Aksoy’a da bugünden bir hatırlatmada bulunayım.
Bir gün biri de çıkar sizin hakkınızda benzer bir talepte bulunur, soyadı baskı sebebi olan birini araya sokar ve KAYYUM isterse bu günü hatırlarsınız…

Sevgi ve Saygılarımla.