İki hafta önceki sevgili Erhan Özalp’in köşe yazısı oldukça dikkat çekiciydi.
Yakın geçmişten bildiğimiz, pek çok konuda ( Atatürk, Cumhuriyet, Laiklik, Vatan, Bayrak, Din, Ezan, Milli Marşımız, Andımız, Demokrasimiz, İnsan Hakları, Özgürlükler gibi.) benzer bakış açılarına sahip olduğumuz, MHP duruşuyla, tavrıyla; bugünkü duruşu ve tavrı arasındaki neredeyse 180 derecelik değişime vurgu yapmıştı.
Gerek siyasette gerekse sporda düşünmeden, sorgulamadan taraftarlık yapmanın ortaya çıkardığı sonuçlarına dair örneklemeler vermişti. Yazdıklarının altına gözüm kapalı imza atarım. Eminim ki Erhan Özalp bu yazıyı 5 yıl önce yazmış olsaydı, MHP’ye oy veren seçmenin de önemli bir kısmı bu yazıyı benim gibi değerlendirecekti.
Yazının yayınlandığı hafta içerisinde bazı MHP’li dostlarımın mesafeli duruşlarını, serzenişlerine tanık oldum. Belli ki yakın geçmişimizde yaşanan pek çok önemli şeyi unutmuşlardı. Dostluk, arkadaşlık böyle zor konuları, zor zamanlarda uygun bir üslupla hatırlatmak için vardır.
Ben de bu haftaki yazımda biraz hatırlatmalar yapmaya çalışacağım.
Geçmişte hiç birimiz hiçbir parti ayrımı yapmaksızın bu toprakların atalarımız tarafından
ne kadar ağır bedeller ödenerek kurtarıldığı bilincini hücrelerimize kadar hissederdik. Canımızdan vazgeçer ama vatanımızın bir karış toprağından asla geçmeyeceğimizi birlikte aynı inançla haykırabiliyorduk. Çünkü bu toprakları kurtarıp gelecek nesillerin, yani bizlerin, yani evlatlarının, torunlarının vatansız kalmaması için bedelini hayatlarıyla ödemiş sayısız şehitlerimiz söz konusuydu. Pek çoğu zaten geri dönmeyeceğini bile bile, hiç gözünü kırpmadan, arkasına bile bakmadan bedenlerini vatanları için siper etmişlerdi.
Bu vatan toprakları onların kanlarıyla sulanmış ve yeniden hayat bulmuştu.
Şairin dediği gibi
Bastığın yerleri toprak diyerek geçme tanı; düşün altında binlerce kefensiz yatanı…
Büyüyüp genç bile olamadan şehit düşmüş sayısız vatan evladının acısını hepimiz yüreğimizin derinliklerinde hissederdik... Bedeli çok ağır ödenerek kazanılmış bu vatanın; inkârla, karalamayla, itibarsızlaştırmayla, saçma sapan saldırılarla küçültülemeyecek, tüm Dünya’nın karşısında saygı ile eğildiği bir büyük lideri var; Mustafa Kemal Atatürk…
MHP kısa bir süre öncesine kadar bu yukarıda belirttiğim değerleri diğer tüm partilerden daha güçlü biçimde savunurdu. Birileri Atatürk’e, Cumhuriyet’e, Demokrasiye, Milli ve Manevi Değerlerimize, vatanımıza saldırsa en sert ve net reaksiyonu MHP verirdi.
Ta ki bir “İTTİFAKIN” parçası oluncaya kadar.
Şimdi biraz daha anımsatmaya devam edeyim…
Cumhuriyet kazanımları son 10 yılda ya kapatıldı ya da satıldı…
Biz topraklarımız için canımızı vermeye hazırken bir taraftan topraklarımızın yabancılara satılıyor olmasını anlamakta güçlük çekiyorum.
Bugünlerde MHP’li dostlarımla aramızdaki en temel fark onlar yaşanmakta olan bu durumu İTTİFAK oluşlarından dolayı düşünmemeyi tercih ediyorlar!...
Pek çoğunun da düşünmüyor gibi görünseler de içinin yandığını biliyorum.
Bir dönem milli bayramlarımızı hep birlikte heyecanla, mutlulukla, coşkuyla yaşar, şehitlerimizi, gazilerimizi ve Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ü minnetle özlemle anar, onlar için dualar ederdik. Bugün tüm bunların aksi yaşanırken MHP ve MHP’li arkadaşlarımdan her hangi bir rahatsızlık belirtisi görünmüyor.
Bu durum iki hafta önceki Erhan Özalp’ın yazısında altını çizmeye çalıştığı, ister siyasette, isterse sporda yada başka konularda kör kütük TARAFTARLIK anlayışı ve kutuplaştırılmamızın ürünü. Taraftarlık ve fanatizm her konuda zarar üreten bir tercih.
Hatırlayın lütfen…
12 Haziran 2011 Genel seçimleri öncesi bir kaset fırtınası başlatılmıştı. MHP’nin A takımının tamamı ve MHP Genel Başkanı’nın kasetlerinin olduğunu ve istifa edip partiyi kendilerine işaret edeceği birilerine teslim etmedikleri takdirde bu kasetleri yayınlamaya başlayacakları şantajında bulunmuşlardı. O gün Sayın Devlet Bahçeli tam bir lider gibi net durmuş ve restleşmişti. Devamında MHP’nin en üst kadrosu (A Takımı) yayınlanan kasetlerle birlikte siyasetin dışına itilmişti. Sayın Devlet Bahçeli’nin de kaseti olduğu hep söylene geldi!..
Bu kaset ile ilgili internette pek çok rivayet var…
Bugün biliyoruz ki tüm bu kaset operasyonlarının arkasında eski adıyla CEMAAT, yeni adıyla Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ) vardı. MHP’yi tüm kadrolarıyla birlikte Türk Siyasi hayatından silmeyi planlamışlardı.
Hatırlarsanız o günlerde “Çözüm Süreci” adı altında bir çalışmada yürütülüyordu. Bu kaset konusu kötü biçimde propaganda malzemesi oldu ki…
Hatırlayın; Sayın Recep Tayyip Erdoğan Kastamonu’da yaptığı bir mitingde çıkıp kürsüden; Özel değil, genel, genel… diyebilmişti.
Meydandakiler de düşüncesizce bu söyleme kahkaha ve alkışlarla destek vermişlerdi.
Hemen hatırladınız değil mi? Çünkü o günlerde bu CEMAAT denen hain örgüt hükümetle birlikteymiş gibi hareket ediyordu. Sayın Recep Tayyip Erdoğan meydanlardan bu konuyu propaganda malzemesi olarak kullanırken aynı şantajın kendisi için de planlandığının farkında değildi.
Ben öncelikle bir CHP üyesi ve seçmeniyim.
CHP’nin seçmenleri partisini sorgular, eleştirir, tartışır, önerilerini paylaşır.
Sonuç alamadığında zaman zaman küser, kırılır…
AMA her zaman aklına ve vicdanına göre hareket eder.
12 Haziran 2011 Genel seçimlerinde, CHP seçmeni MHP’nin siyasetten tasfiye edilmesine, meclisin dışında bırakılmasına müsaade etmedi. Hiçbir örgütlenme olmaksızın bir anlamda telepatik olarak, aklın yolu bir diyerek pek çoğumuz gidip sandıkta MHP’ye oylarımızla sahip çıktık. Ve bu karanlık oyunu hep birlikte boşa çıkardık.
O seçim öncesinde bu konuları konuştuğum kişilerden birisi de Sevgili Erhan Özalp’dı.
O seçimde partimize değil, Türk siyasi hayatına yapılmaya çalışılan suikastı önlemek için emanet oylar verdik. Bugün o MHP’nin kendisini imha etmeye çalışan bir örgütün girişimine göz yumulan bir noktada tüm bu olup bitenlere sessiz kalması bir yana kalkan olmasını anlamak gerçekten kolay değil.
Bugün hala MHP siyasi hayatımızda varsa 12 Haziran 2011 Genel seçimlerinde ki
CHP seçmeninin sağ duyusu sayesinde var.
Ve elbette o gün bir parti taraftarı gibi değil de, bir vatandaş sorumluluğuyla hareket etmiş insanların MHP’nin bu durumunu sorgulamaya hakkı var.
Tıpkı üyesi olduğumuz CHP’yi yanlış bir şey olduğunu düşündüğümüzde eleştirip sorgulamamız gibi.
O günlerde siyasi görüşlerimiz farklıda olsa ne kadar birbirimize yakın olduğumuzu
hatırlayın lütfen. Bugün ise bir o kadar uzaklaştırıldık birbirimizden.
Oysa hala aklımız yerinde duruyor.
Anımsayalım ve unutmayalım…
Sevgi ve Saygılarımla…
Yazdır
Önceki sayfa
Sayfa başına git
|
Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |