30 Ağustos Zafer Bayramı´nın 101. Yıldönümü kutlamalarında ilk tören Menemen Cumhuriyet Meydanı´nda yapıldı. Çelenk sunum törenine; İzmir Vali Yardımcısı İsmail Çorumluoğlu, Garnizon Komutanı Topçu Albay Zekeriya Tosun, Menemen Belediye Başkan Vekili Aydın Pehlivan, kamu kurum ve kuruluşlarının müdürleri, siyasi parti temsilcileri, meslek odalarının başkan ve yöneticileri, gaziler, muhtarlar, sivil toplum temsilcileri, öğrenciler, öğretmenler, okul müdürleri ve vatandaşlar katıldı.
Tören; Menemen Kaymakamlığı, 57. Topçu Tugay Komutan Yardımcılığı ve Menemen Belediye Başkanlığı çelenklerinin Atatürk Anıtına bırakılmasıyla başladı. Çelenk sunumunu takiben saygı duruşu ve ardından İstiklal Marşımız eşliğinde Türk bayrağı göndere çekildi. Sonrasında İzmir Vali Yardımcısı İsmail Çorumluoğlu, Garnizon Komutanı Topçu Albay Zekeriya Tosun, Menemen Belediye Başkan Vekili Aydın Pehlivan Kaymakamlık makamında tebrikleri kabul ettiler.
Büyük Zafer´in 101. yıldönümü kutlamaları için Atatürk Caddesi´ndeki Park Durağı´nda kurulan platformda protokol, askeri erkan, siyasi parti temsilcileri, sivil toplum kuruluşları ve muhtarların yerlerini almasının ardından İzmir Vali Yardımcısı İsmail Çorumluoğlu, Garnizon Komutanı Topçu Albay Zekeriya Tosun ve Belediye Başkan Vekili Aydın Pehlivan törene katılanların ve halkımızın bayramını kutladı.
Tören yöneticisinin komutuyla birlikte saygı duruşu, ardından İstiklal Marşımız okundu.
“Ya İstiklal, Ya Ölüm’’
Günün anlam ve önemini belirtmek üzere kürsüye davet edilen Garnizon Komutanlığı´ndan Topçu Teğmen İsmail Halil Dönmez, “Bugün Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasına temel teşkil eden, 30 Ağustos 1922’de kazandığımız büyük zaferin 101’uncu yılını ulusça kutlamanın haklı gurur ve heyecanını yaşıyoruz.
Asil Türk milleti, kahraman Türk ordusuyla birlikte, varlığına ve vatanına kastedenlere karşı, 101 yıl önce bugün Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde kahramanlık ve şeref dolu tarihinden aldığı kudretiyle, yeniden dirilerek topyekûn bir varoluş mücadelesi sonucunda eşine tarihte az rastlanır bir zafer kazanmıştır.
Aziz yurduna ve bağımsızlığına kasteden işgal kuvvetleri karşısında Türk Ordusunun ortaya koyduğu eşsiz bir eser olan bu zaferin her safhası tek tek düşünülmüş, hazırlanmış ve yönetilmiştir.
1900’lü yılların başlarında meydana gelen büyük devletler arasındaki çıkar çatışmaları, dünyada gelişen fikir akımları, sanayileşme gibi gelişmeler sonucunda Birinci Dünya Savaşı sonunda müttefiklerin aldığı ağır yenilgiler sonucu Mondros Mütarekesi imzalanmış, imzalanan anlaşma ile bin yıldır üzerinde kan dökerek, can vererek yurt edindiğimiz Anadolu Toprakları o dönemin büyük devlet ve onların maşaları tarafından işgal edilmiş, ayrıca tarihimize kara bir leke olarak geçen Sevr Antlaşması da ulusumuza dayatılmıştır.
İşgal güçleri girdikleri her yerde adeta tarihi kinlerini kusarcasına kadınımıza, yaşlımıza çocuklarımıza dünyada eşine az rastlanır işkence, zulüm ve hakaretlerde bulunmuşlardır.
İşte böylesine umutsuz görünen, üzerimizde kara bulutların dolaştığı bir ortamda Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve onun silah arkadaşları bağımsızlık meşalesini yakarak “Ya İstiklal, Ya Ölüm’’ parolasıyla aydınlığa giden yolu aramışlardır.” dedi.
“Silahlı Kuvvetler Günü”
Dönmez, konuşmasına şu şekilde devam etti “ Bu bağımsızlık ve aydınlık mücadelesinin ilk hedefi son neferine kadar düşmanı güzel ve kutsal vatanımızdan atmak şeklinde belirlenmiştir. Özellikle Sakarya Meydan Muharebesi’nde hedefimize ulaşmaya muktedir olduğumuzu milletimizin istiklali uğruna, kanının son damlasına kadar mücadeleye devam edeceğini ispatlamıştır.
Artık dünyanın en kahraman, en savaşçı milletine düşen görev düşmana son darbeyi vurmak olmuştur. Mustafa Kemal Atatürk ’ün Başkomutanlığı altında, Türk Kuvvetleri düşmanın beklemediği bir yerden taarruza geçerek stratejik sahada düşmanı aldatmayı başarmış, Avrupalıların 5-6 ayda geçilmez dediği Afyon mevzilerini 3 günde geçerek, 30 Ağustos’a gelindiğinde düşman kuvvetlerinin önemli bir bölümünü imha etmiştir. Bu büyük zafer ile düşmana son darbe de vurulmuş, ardından icra edilen takip harekâtıyla da 9 Eylül’de düşman İzmir’de denize dökülmüştür.
Dünya tarihçileri büyük taarruz için şu ifadeyi kullanmışlardır. “Türkler, Mohaç Meydan Muharebesi’nden yüzyıllar sonra yine parlak bir imha muharebesi kazandılar. Bu muharebelerde Türk ordusu çok kısa bir sürede, kendisinden üstün düşman kuvvetinin büyük bölümünü imha ve esir etmiştir. Askeri açıdan bir diğer önemli husus da günün şartlarında bir ordunun, 10 günde 500km’lik mesafeyi yaya olarak ve savaşarak kat etmesidir.
30 Ağustos’un gerçek anlamını ve önemini Büyük Zafer’in ikinci yıldönümünde Dumlupınar’ın çal tepesinde yapılan törende, Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün verdiği söylevde görürüz; “ ...hiç şüphe etmemelidir ki, yeni Türk devletinin, genç Türk Cumhuriyeti’nin temeli burada taçlandırıldı. Bu sahada akan Türk kanları, bu semada uçan şehit ruhları, Devlet ve Cumhuriyetimizin ebedi muhafızlarıdır. Harpler, yalnız karşı karşıya gelen iki ordunun çarpışması değildir. Meydan Muharebesi, milletlerin bütün varlığı ile ilim ve fen alanlarındaki yükselmeleriyle, ahlaklarıyla kültürleriyle kısaca bütün maddi ve manevi kudret ve faziletleriyle çarpıştığı bir imtihan meydanıdır. ”
İşte kazanılan zaferi muhteşem kılan unsur, harbin; kadın, çocuk, yaşlı demeden, milletçe topyekûn bir savaş olarak icra edilmiş olmasıdır. Türk ulusu bu meydandan da Ulu Atatürk’ün liderliğinde alnının akıyla çıkmayı başarmıştır: Türk tarihine altın harflerle yazılan bu zaferin günümüze kadar yansıyan çok önemli siyasi ve askeri sonuçları olmuştur. Bu zaferle, Türk ulusunun son neferine kadar yok edilmedikçe, Türk’ün istiklalinin elinden alınamayacağı Türklerin yalnız askeriyle değil, milletiyle topyekûn olarak savaştıkları bir kere daha ispatlanmıştır.
30 Ağustos zaferi, Türk Ordusu’na “Silahlı Kuvvetler Günü” olarak armağan edilmiştir. Türk Silahlı Kuvvetleri ülkemizin huzur ve bekasını sağlamak, bölgemizde ve dünyada sürekli barışın tesisine katkıda bulunmak için, tarihinden ve milletinden aldığı güçle, modern harp silah ve teçhizatıyla, güçlü ve dinamik personeliyle, ulaştığı yüksek eğitim seviyesiyle, azimli ve kararlı komuta kademesiyle, dostlarının ve ülkemizin güvencesi, düşmanlarımızın korkulu rüyası olmaya devam etmektedir.
Dünyanın sayılı askeri güçlerinden birisi olan silahlı kuvvetlerimiz her zaman, her yerde ve her şartta verilecek görevleri ifaya hazırdır.
Millî Egemenlik, Millî Şuur ve Tam Bağımsızlık esasına dayanan Atatürk ilkeleri, bugüne kadar olduğu gibi gelecekte de Türk Silahlı Kuvvetlerimize rehber olmaya devam edecektir. Bu kutsal ve tarihi gün vesilesiyle, ulusça başta Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, dava arkadaşları ve aziz şehitlerimizi rahmetle anıyor, hatıraları önünde bir kez daha saygıyla eğiliyor, şükranlarımızı sunuyoruz. Ruhları şad olsun.” şeklinde ifade etti.
Konuşmanın ardından öğrenciler günün anlamına uygun şiirler seslendirdi.
Menemen Belediyesi Halk Oyunları topluluğu tarafından çeşitli yörelere ait oyunlar sergilendi. Askeri birlikler, gaziler ve bir grup öğrencinin tören geçişi ile program son buldu.
Haber: Erhan ÖZALP
|
|
Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |