S.D.B: Öncelikle kısaca sizi tanıyabilir miyiz?
Hüseyin Yontucu: 1963 Menemen doğumluyum. Anne-baba da Girit kökenli. İki kardeşiz, bir de kız kardeşim var. İlkokula ve liseye burada okudum. Endüstri meslek lisesi-tesviye bölümü mezunuyum. Evliyim. İki kızım bir oğlum, iki de torunum var.
S.D.B: Bu mesleğe nasıl başladınız?
Hüseyin Yontucu: 1968 yılında kurulan bir mekan bu. Babam(Mustafa Yontucu) ve Mustafa Özbağcı ortak başlamışlar. Bu arada Menemen´de beş tane Mustafa Yontucu var, babam marangoz Mustafa Yontucu diye bilinirdi. Şimdi bulunduğumuz yerden iki dükkan ilerde eski Mahkeme Caddesi üzerinde idi. 40 senedir ben buradayım. Babamlar bu işi yaptığı için biz okuldan çıkınca sokakta oynamak gibi fırsatımız yoktu devamlı dükkana geliyorduk. İlkokula başladığımdan beri hep boşluklarda yaz tatilleri, hafta sonu dükkandaydım. Liseden sonra üniversite sınavlarına katıldık ama başarılı olamadık. Zaten o yıllarda siyasi olaylar fazlaydı. Daha doğrusu üstüne de düşmedik. Bu işi benimsemiştik. Askerden sonra 85 yılından sonra 65 metrekare dükkanı devraldık.
M.B: Kız kardeşiniz olduğu için baba işini yürütmek size kaldı o zaman.
Hüseyin Yontucu: Evet, benim şu anda yaptığım gibi. Benim oğlum da askerden geleli iki yıl oldu. Zaten bizim dükkanın merkezi karşıda. O geldi biz kenara çekildik. Şu anda ikimiz beraber götürüyoruz ama işin aslı onda. Aile geleneği olarak üçüncü kuşağa işi devreden bir işletme. 40 yıldır aynı muhitteyiz. Aslında mekan 50 yıllık, bizim çalışmamız en az 40 yıl. O yıllarda mekanın adı Mustafa Yontucu denirdi. Şimdi Hüseyin Yontucu Ticaret diye bilinmekte.
M.B: Biraz da işinizden bahsedererek burada yaptığınız işi anlatır mısınız?
Hüseyin Yontucu: Yaptığımız iş inşaatla ilgili. Genelde perakende satış yapıyoruz. Biz hırdavat bölümü ile ufak ufak işe başladık. Yıllar geçtikçe çeşit arttı ve bugünlere geldik. Günümüzde inşaatta kalem çok. Çimento, demir, tuğla gibi kaba malzeme bizde yok. Sadece ince aksam var. Fayansıdır, boyasıdır, kilididir, çeşmesidir, tuvalet taşıdır, vitrifiyesidir. Ege Seramik ve Ege Yıldız ürünleri yanı sıra başka markaları da satıyoruz. Çoğunluğu yerli ürün, etrafımızda olan ürünler mesela Ege Yıldız Çiğli´de. Seçenek çok fazla, marka çok fazla her kesime hitap edebilmemiz biraz imkansız o anlamda. Bizim Menemen´in geliri belli düzeyde, çok lüks ürünleri satamayız. O yüzden en alt tabakaya da, ortaya da hitap etmek durumundayız, en üste biraz zor. Bizim müşteri kitlemiz eski orta direk diyelim. Gerçi direk mirek yıkıldı direk kalmadı artık. Aslında Menemen´in iyi bir ekonomisi var, gelir düzeyi düşük değil. Çiftçi, esnafa dayalı bir ekonomi, sanayi biraz geride bizim burada. Alım gücü var ama çok lüks değil. Sattığımız ürünlerin arkasındayız, müşteriye her türlü kolaylığı sağlamaktayız. Büyükşehirlerde olan ortam bizde yok, keyif veren de bu. Alışveriş merkezlerine hasbelkader biz de gidiyoruz. Oradaki anlayış bana çok ters geliyor. Doğru dürüst ilgilenen yok. İnsani yönü hiç yok. İnsanlar bize sırf alışveriş için de gelmez, Perşembe günü pazara çıkan köylü gelir seni arar sorar. Çalışma sistemimiz o şekilde. O tür müşterilere hizmet veriyoruz, işimizden memnunuz.
?Ticaret hayatında en büyük değişim İNSANDA?
M.B: İşi babanızdan devraldığınız 85´den bugüne, 33 yıl önce ile bugünün işini kıyaslayın dersek. Neler söyleyebilirsiniz? Ticaret hayatında ne değişti?
Hüseyin Yontucu: 33 yıl evvel ben dükkanı devraldığımda malzemeyi kalem kalem size sayabilirim. Hepsini aklımda tutuyorum. Çok fazla çeşit yoktu. Sermaye olayımız kısıtlıydı, çok bolluk içinde başlamadık işe. Yılların getirdiği birikimle, iyi diyaloglarla müşteri potansiyelinde bugünlere geldik. 33 yıl önceye göre ticaret hayatında insanlar değişti yalnız. En büyük değişim insanlarda oldu. İş ahlakı diye bir şey kalmadı. Büyük sıkıntımız o. Biz hala karşımızdaki insanları kendimiz gibi görüyoruz ama çok yanılıyoruz. Ayıptır söylemesi çokta tokat yiyoruz. Alışverişte güven kalmadı. Biz zamanında köylüye mahsulden mahsule veresiye verirdik. Adam mahsulünü alacak, parasını ödeyecek ve ödüyordu da zaten. Ama şimdi bir ay sonra vereceğim diyor ayıptır söylemesi beş sene sonra o parayı alamıyoruz.
İnsanlardaki değişime örnek vermek adına yakın zamanda bir olay yaşadık, bizim adımıza sahte fatura ve sahte çek basılmış. Her şey düzmece. Karşımızda maalesef muhatap yok. Sineye çekmek durumunda kaldık. Artık tanıdık olmadıktan sonra yabancı biri alışveriş için geldiği zaman herkesi potansiyel beni kandırmaya gelen bir insan gibi görüyorum. En ayıp şey de bu. Ama kendimizi kollamak zorundayız, ahlak bozuldu. Bozmak için çok uğraştılar o da oldu zaten. Allah sonumuzu hayır etsin. İnsanlardaki değişimin ardından ikinci sırada değişen de nüfusun artması, tüketimin çoğalması diyebilirim. Fakat bu şartlarda karlılığımız tabana düştü. Bir de her şeye ulaşmak çok basit artık. İnternet üzerinden mesela. Eskiden haftada bir biz gider alırdık malzemeyi, şimdi her gün üç tane araç geliyor buraya malzeme satsın diye. Ayağımıza geliyor. Aynı şekilde tüketicinin de ayağına geliyor. Kuşak çatışması diyoruz ama o çatışma değil aslında, yeni nesil bu düzene alıştığı için bizim düşüncelerimiz onlara ters geliyor. Ama aslında eski daha iyiydi. Bu konuyu oğlumla da yaşıyorum. Biz bir şey söylediğimiz zaman onlar belki gençliğin verdiği havayla biz bir şey bilmiyormuş gibi konuşuyorlar ama aslında başına geldiği zaman hak veriyorlar. Fakat iş işten geçmiş oluyor ve bedeli de ağır oluyor.
S.D.B: Oğlunuz bu işe kendi mi devam etmek istedi yoksa siz mi yönlendirdiniz?
Hüseyin Yontucu: Kendi devam etmek istedi her hangi bir yönlendirmem olmadı. Benim yetiştiğim şekilde O da yetişti, ben O´nu hiç boş bırakmadım, küçüklükten yaz tatilinde, her boşlukta devamlı yanımdaydı. Şu anda semeresini görüyoruz. İşi sahiplendi. Benden daha farklı müşteri ile diyaloğu. Artı koyacağına inanıyorum. O yüzden de bıraktık biz, elimizi ayağımızı çektik gibi. Burada eşle dostla muhabbet ediyoruz. Gelen birkaç müşteri olursa karşılıyoruz. Bir iki sene daha buradayım. Ondan sonra onu da bırakacağım. Bağa kaçacağım, orada toprakla meşgul olacağım. Erken daha deseler de emekliliği yaşamanın tam zamanı diye düşünüyorum. Çok ertelememek lazım. Oğlum nasıl olsa yetişti. Bazı arkadaşlarımız var, mekandan ayrılmıyor, ayrılmadığı zaman da o çocukta o işi yapamıyor. O yüzden ben de topu O´na attım. Hataları oluyor mu, oluyor. Ama tecrübe demek hayatta yediğin kazıkların toplamı.
BİZDE KALANLAR
Eski Mahkeme Caddesi üzerindeki dükkanlarında karşıladı bizi Hüseyin Bey. Çeşit çeşit seramikler, inşaat malzemeleri ile dolu bir mekandaydık. Duvarda aile fotoğrafları, fonda klasik türk sanat müziği. Eski ile yeninin harman olduğu bu alan sanki konuşacağımız konuların ana teması ile ilgili ip ucu verir gibiydi. Geleneksel bir aile işinin elli yıllık bir birikimini, o günden bu güne yaşanan değişimin farklı yönlerini konuştuk. İnsanlar değişti, ticari hayat değişti ancak biz eski usul güvene dayalı bir çalışma ortamı için gayret gösteriyoruz elbette kendimizi de korumak adına daha tenkiliyiz diyen Hüseyin Bey´e hak vermemek mümkün değil. Menemen´imizin aile işletmelerinin varlığını sürdürmesi ve geleneklerimizin yaşatılması adına önemli bir katkı sağlayan Yontucu Ailesine işlerinde başarılar, bereketli kazançlar diliyoruz.
|
|
Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |