S.D.B: Öncelikle kısaca sizi tanıyabilir miyiz?
Ali Çiftçi: 1963 yılında Menemen´de doğdum. Atatürk İlkokulu´nda ilkokulu bitirdim.
S.D.B: Aile büyükleriniz de Menemenli miydi peki?
Ali Çiftçi: 1950-51´li yıllarda dedemle babam Bulgaristan-Plevne´den buraya göç etmişler. İlk geldikleri Burhaniye veya Edremit´te babaannem hastalık nedeniyle rahmetli olmuş. Dedemle babam ikisi garip kalmışlar. Babam 17 yaşındaymış. İki bekar Menemen´e göç ediyorlar. Burada tabii kime gidecekler, kimseyi tanımazlar.
S.D.B: Menemen´e gelmelerine ne vesile olmuş?
Ali Çiftçi: Daha önce zaten kopuk kopuk gelmişler ya Bulgaristan´dan, işte babamın abisi de daha önceden gelmiş. O evliymiş. Abisinin Menemen´de olduğunu bilerek çaresizlikten baba-oğul Menemen´e geliyorlar. Taşhan´da o zaman bütün göçmenleri toplamışlar.
S.D.B: Meslekleri neymiş?
Ali Çiftçi: Bulgaristan´da celeplik yaparlarmış, durumları çok iyiymiş. Dedem anlatırdı, malımızı satamadık, hayvanların yularlarını söküp bıraktık, tarlaları bıraktık, üstümüzdeki kıyafetlerle, küçük bir valizle geldik derdi. Canını kurtaran buraya gelmiş. Amcayı bulmuşlar. Bir yerlere sığınmışlar.
S.D.B: Baban burada ne iş yapmış?
Ali Çiftçi: En son babam Belediye´ye girmiş. Daha önceleri askerlik öncesi mahalle bekçiliği yapmış. Asker dönüşü yine bekçilik sonra Yücel Dirik zamanlarında belediyeye başlamış. Sonra birileri vesile oluyor, annem de İzmir´de Bulgaristan göçmeni, onlar da garip insanlarmış. İkisi evlilik yapıyorlar. O zaman Menemen´de göçmen mahallesi olan eski hapishane tarafında bir arsa almışlar. Bir ev yapmışlar. Orada önce Osman abim, sonra ben, sırasıyla Hüseyin ve Mustafa kardeşim dünyaya geliyor. Yıllar geçtikçe babam kendini toparlasa da 4 oğlanı büyütmek zor. O nedene fakirlik içinde büyüdük. Atatürk Okulunda okula başladım. Abimle biz erken okula gidiyorduk, sınıfları pas pas yapıp, sobalara kömür koyuyorduk. Bu işin karşılığı bize verilen bir gevreği abimle yarım yarım paylaşırdık. Velhasıl ilkokulu bitirdik. İlkokulu bitirene kadar beni ilkokul giydirdi. İlkokul bitti, babama dedim ki ben mesleğe gireceğim. Zaten abim önce okulu bitirince ayakkabıcı oldu. Güzin kunduranın atölyesindeydi. Ben de oraya girdim. 12 yaşında ilk ustam Allah rahmet eylesin Kasım Usta´ydı. Her usta parça başı kendine çalışırdı. Öyle bu mesleği seviyormuşum ki, öyle bir çivi çakmışım ki, 1 senelik çırakların yaptığı işi ilk günlerde yapıyormuşum. İlk hafta haftalık alacağım bana 30 lira haftalık verdi ustam. Herkes 15-25 alırken bana 30 lira vermesi diğer çırakları çok şaşırttı. Sizin yaptığınızı Ali bir haftada yapıyor dedi ustam . Uzun süre O ustamla çalıştım. Ustam Güzinlerle anlaşamadı ve bana sen gelemezsin, yollarda perişan olursun oğlum, ben seni burada Giritlilerden İsmail ustanın yanına teslim edeceğim dedi. Onların yanında yıllarca çalıştım. Sonrasında şimdi Kız Meslek Lisesi´nin karşısındaki Mehmet Usta´nın yanına girdim. Menemen´in bir numaralı ayakkabıcısıydı. Şu mesleğin tüm inceliklerini Mehmet Ustamdan öğrendim. Ustam mesleğinde çok iyi, sanatkar, aynı zamanda ahlaklı ve namuslu bir kişidir. Gülen Ustam benim. 18 yaşına kadar O´nun yanında çalıştım. Sonrasında İzmir´e gittim ben de parça başı çalışmaya başladım. 20 yaşına kadar Mezarlıkbaşı´nda çalıştım. Askerden sonra da yine aynı yerde işe devam ettim. Yıllar geçti aradan, Bursa´da tanıdık bir abim vardı, buradan oraya göç etmişti. Çık gel, burada daha iyi iş yaparız deyince, 89 yılında Bursa´ya gittim. Orada Varel Kundura vardı. İşimi denemek için bir takım ayakkabı yap dendi bana, bir takım ayakkabı 8 çifttir bizde. Cumartesi usta ayakkabıları gördü, hemen anahtar senin oğlum dedi. Daha şimdiye kadar kimseye dükkanın anahtarını vermemiş. İki çalışanı da kapının önüne koymuş, sonradan söyledi. 91 yılına kadar orada çalıştım. Sonra kardeşim Hüseyin o yıllarda Hakkari´de askerlik yaparken terör olaylarında başına hal geldi. Annemler buradan aradılar, oğlum kardeşinin başında hal var, çık gel. Tabii çıktık geldik. Hüseyin´in böbreği parçalanmış, böbreğini almışlar, kolu-kafası alçıda. O olay olmasa Bursa´da kalacaktım. Sonra Hüseyin´e tazminat verdiler. Kardeşimin elektrik üzerine işi vardı. Tek başına dükkan açsa yürütemezdi. Velhasıl kardeşime kıyamadım, Hüseyin´in parası ile benim paramı bir araya getirerek ilk dükkanımızı Ümit Pastanesi karşısında açtık. Hüseyin bizim mesleği bilmiyor. İki bekar gece 12´lere kadar çalıştık. Zaman içinde O da öğrendi. Artık evlilik için anne-baba sıkıştırıyor. Babam daha ben Bursa´ya gittiğim gün şimdiki eşimi seçmiş. Eşim Trabzonlu, Menemen´deki ablasına misafirliğe gelince babam beğenmiş. Zaman içinde beni de evliliğe ikna ettiler. Her şeyimizi taksitle aldık. İlk evlendiğimde televizyon bile yoktu evde. Çünkü dükkanın sermayesini eve bağlayamam. Bu arada evlendikten 6 ay sonra da kardeşim Hüseyin´le baldızımı nişanladık. Hüseyin´le hem bacanak hem kardeş olduk. İyi ki de böyle yapmışız yoksa bu mekan şu anda olmazdı. Hala biz de bir tencere kaynar. Evlerimiz altlı üstlü. Her şeyi paylaşırız. İyi ki babamı dinlemişim de eşimle evlenmişim, Allah onları nur içinde yatırsın. Dengimizi bulduk.
M.B: Ekonomik zorluklarla ayakkabıcı olmaya karar verdiniz sanırım? Şansınız varmış ki sevebileceğiniz, yeteneğiniz olan bir işte yolunuz kesişmiş.
Ali Çiftçi: Tamamen öyle. Kazanca baktık. Ayrıca biz hepimiz çok yetenekliyizdir. Hüseyin kardeşime mucit derler. Yapamayacağımız iş yok, ne iş olursa olsun her işe elimiz yatkın. Okusaydım makine mühendisi olabilirdim. Ama imkanımız yoktu. Dünyaya bakış açımız da dardı. Örnek olarak üniversite okuyan çevremde kimse de yoktu. Model biz de sanatkar olmaktı ve kısa zamanda para kazanmaktı. Zaten yokluk içindeydik. Baba dört oğlana nasıl yetecek. Çekirdekten usta çırak ilişkisi ile yetiştik. Ustamız bize bir de ahlaklı olmayı öğretti. Hırsızlık, uğursuzluk, yalan dolan bilmeyiz.
S.D.B: Çok çalışarak bu günlere geldiniz dersek yerinde olur mu?
Ali Çiftçi: Evet. Çok çalışırdık, evi unuturduk, gece 12-1´lere kadar. Bu arada benim Cem ve Elif adında bir oğlum bir kızım kardeşimin de Ümit adında oğlu oldu. Hıdırtepe´den bir ev aldık, sonra bir ev daha ohh dedik. Çarşıdan parkın karşısında bir arsa almaya niyetlendik. Zaten yatırım için yaptığımız hanımın kolundaki 15 bileziği bey al bunu bozdur demesiyle, bu arsayı aldık. Yıllar geçti. İki daireyi sattık. Bu arsaya 3 kat inşaatı kendimiz yaptık. Bu arada hayata dair çok korkumuz kalmadı. Müşterimiz oturdu. Kendimi kanıtladım. Kardeşim de meslekte kendini geliştirdi. Şer bildiğimiz Hüseyin´in öyle olması bizi birbirimize bağladı.
M.B: İşinizde de evinizde de birlik içinde mutlusunuz. Allah size o bereketi ve mutluluğu vermiş. Ama öncelikle ahde vefa ile kardeşler birbirine omuz vererek biz demeyi başarmışsınız. Başarınızın sırrı da bu.
Ali Çiftçi: Evet hocam. Neden bu kadar kaldık. İşte nedeni bu birlik ve beraberlik. Sen-ben olmamıştır, emek vardır. Saygı-sevgi ve güven vardır.
S.D.B: Günümüzde kalmayan değerleri yaşatmışsınız.
M.B: Çin´den ucuz ayakkabı geliyor, insanların pek çok seçeneği varken neden sizi tercih ediyorlar dersek?
Ali Çiftçi: Bizim müşterilerin bir giyim tarzı var. Bizim ayakkabılar stil, sembol ve yöresel ayakkabılar. Bir de kişiye özel ayakkabı da yaparız. Birinci tercih sebebi sağlamlık, ikincisi Ali usta söz verdiği günde hazır eder. Sivri burun-yumurta topuk, körüklü çizmeler Ege yöresi ayakkabılardır. Onların hala müdavimleri var. Yoksa dükkanın kepengini kapat git zaten. Körüklü çizmeyi Kuvayi Milliyeler, yörük efeler, zeybek oynayanlar, deveciler, at yarışına katılanlar sembolik olarak giyer. Körüklü çizmeyi yapmak en az bir ay sürer, yapımı zahmetli. Bizim mesleğin adı merdane ayakkabı yani erkek ayakkabı ustasıyız. Biz ayakkabı yapımının en üst noktasındayız. Fiyat aralığımız 150 ile 200 TL. arası. Gerçek deri kullanıyoruz. Ortopedi bebe ayakkabısı da yapıyoruz. Önceliğimiz müşterinin gönlünü kazanmak, para ikinci planda. Memnun edersen parasını almak çok kolay zaten. Bu arada değinmeden geçemeyeceğim eski müşteriler de yok aslında. Eskiden ustaya bir saygı vardı. Kıymet bilen çok azaldı.
M.B: Şimdi bu şekilde ayakkabı yapan kaç kişi var Menemen´de?
Ali Çiftçi: Yok, bitti. Menemen´de bir tek biz varız. İzmir´de de iki-üç tane var bizim gibi eskilerden. Çırakta yetişmiyor. Naçar kalmış ailelerin çocukları çırak oluyor. İki kardeş kendimize yetiyoruz. Başka birilerini sokmayı da düşünmüyoruz. Düzenimiz bozulur. Aza kanaat ettiğimiz, ayağımızı yorgana göre uzattığımız için, iki aile bu dükkanda gül gibi geçindik.
M.B: Emeği ile hayatını kazanan biri olarak birçok iyi ve kötü haberi bu makine başında aldınız sanırım?
Ali Çiftçi: Aynen öyle oldu. Burası bizim sadece iş yerimiz değil. Bu dükkan evim, kazancım, eğlence yerim, sevinç, üzüntü yerim. Kısaca her şeyim. Ömrümün çoğu burada geçer. Babam hasta iken başını sabaha kadar beklemiş, sabah işe gelmiş ve vefat haberini makine başında almıştım. Toplam 26 yıldır kendimize çalışıyoruz. Bu arada 12 yaşımdan beri bir hafta tatil yaptığımı bilmem. 42 yıldır bu tezgah önündeyim. Askere tezgahtan kalktım gittim. Ama çalışmaktan da son derece mutluyum. Pazar günü bile evde yapılacak işlerimi programlarım. Çalışmadan duramam.
BİZDE KALANLAR
Ali Çiftçi´nin mekanında zamanı geriye sardık. Dünün alışkanlıklarını, bugünün emeği ve gayretli çabası ile sürdürmeye çalışan zanaatkar insanların hikayelerini dinledik. Alışkanlıklarından vazgeçemeyen sadık müşterilerini bekleyen sivri burun yumurta topuk ayakkabıların dizili olduğu raflar, körüklü çizmeler İzmir yöresel erkek giyim tarzının temsilcileri. Geleneksel yaşam ve üretim tarzını yaşatan bu ailenin sahip oldukları değerlere duydukları sadakat onları hep bir arada tutmuş ve güç vermiş. Ayakkabı sanatını öğrendiği ustalarına duyduğu minnet ve mesleğine duyduğu sevgisini her fırsatta büyük bir samimiyetle bizimle paylaşan Ali Bey´in hikayesinde herkesin kendince alacağı dersler olduğunu düşünmeden edemiyoruz. Büyük bir sektörün içinde özel bir alan yaratmış olan bu sanatkar insanlara işlerinde başarı, kazançlarında bereket ve ailelerinde huzur hiç eksik olmasın diyoruz.
|
|
Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |