Bir çocuk gülüşüyle başlamalı her şey ; saf ve hesapsız. Sabah evden çıkış, bir sevdaya dalış. Yani her şey, yani yaşam öyle başlamalı. İleride ne olacağını aldırmadan yürümeli insan bütün yolları. Bütün patikaların tozunu yutmalı topuklarımız, bütün taşlarda bulunmalı ayakkabımızın plakalaşmış numarası. Bütün ana yolları tanımalı yorgunluğumuz. Ve bütün uzun koşularda yorulmalı insan
Resim yaparken kullanmalı bütün renkleri. Uyum, estetik derdine düşmeden. Önce renklerle sevişmeli sonra sanatla. Üstüne başına bulaşmalı bütün boyalar, bulaşmalı ki kimyası derine değsin
Bütün derilerden yaratılmış insanları tanımalı, sohbet etmeli; ne dediklerini anlamadan hem de. Anladıklarımıza sayarak belki de
Dillerin evrenselliğinde kaybolmuş lal bir çocuk olmalı. Sözlerini anlamadığımız ama müziğiyle derinlerine daldığımız bir şarkı dinler gibi mutlanarak. Mutlu olmalı insan her şeyden, her kokudan, her sesten, her müzikten. Kokusu kötü bir yemeğin tadından, müziği kötü bir türkünün sözlerinden, kötü bir sesin iyi ses olma çabasından kalıntılar toplayarak
Bütün oyunlarda oynamalı insan sahne tozunu en derinine çekercesine. En kötü rolden en iyi role, en iyi karakterden en kötü karaktere sıçramalı beden ve sahnede büyümeli insan. Yazılmış bütün kitaplara değmeli ellerimiz, kokusunu almalı parmak uçlarımız, kapaklarına düşmeli gözlerimiz. Kapaklarından yolculuğa başlamalı bütün kitapların çünkü en uzun yolculuk, en güzel yolculuk henüz okunmamış bir kitabadır belki
Gidilmemiş bir kente gidercesine düşmeli bir aşkın coğrafyasına. Ağlamayı tatmalı, aşkın acıtan anlamsızlığını, acemice öpüşleri, kenarı yırtık mektup gülüşmelerini hissetmeli ve büyümeli yüreğimiz
Yüreklice yaşamalı insan. Bir daha yaşayamayacakmış, bir daha yarın olmayacakmış, bir daha bu yazıyı okuyamayacakmış ve bir daha aşık olmayacakmış gibi. Ama onurluca yaşamalıda insan. Bütün gıdası oymuşcasına
Şiir yazmalı insan tahta bir kalemle. Başlığını bulmadan, kelimelere gel-git karalaması yapmadan ve kime yazdığına aldırmadan kötü-mötü yazmalı. Nasıl olsa her şiir bir gün sahibini bulur ve yakışır bir başlığa elbet. Önce başlık bulup sonra yaşamamalı insan. Yaşadıklarına uydurmalı başlığı ?Yaşadıklarımızdan damıttığımız sevinç, umut, aşk, acı ve öğretilerin toplamıdır mutluluk. Öyleyse bir avuç değil okyanuslar sonsuzluğunda küçük mutluluklar biriktirerek yaşamalı insan
Çünkü en büyük mutluluk en küçük yürekle başlar
?Yüreklice yaşanacak küçük mutluluklara